23 Mart 2010 Salı

AKLIM PORTEKİZ’DE KALMIŞ OLAMAZ MI? (kısım 2)



AGH sürecindeki tatilimi Portekiz’de “interRail” yaparak kullandım. Gidilecek şehirlere sebebi ziyaretim Portekiz’i daha da yakından tanımaktı. Bunun için elbette tatili beklemeden bazı şehirlere çok önceden ayak basmışlığım da vardı. Tüm bunları bir araya getirip neticelendirdiğimde ise söylemek istediğim şudur: Lizbon, Guimarães, Braga, Porto, Evora, Beja, Lagos, Faro, Coimbra, Aveiro, Fatima, Amarente, Vila de Conde, Sintra, Cascais, Torres Vedras ve daha nice Portekiz şehri veya beldesi büyüleyen mimari yapısı, tarihi dokusu, tertemiz doğası ve havası ile ziyaretçilerini büyülüyor, kendine hayran ediyordu. Buna bir de geleneklerine düşkün ve onu büyük bir kararlılıkla muhafaza eden Portekiz insanının takdire şayan tavrını da eklemek gerekir. Bu insanlar geçmişlerine öyle saygılılar ki gökdelenler ordusu, grileşmiş beton şehirler ve ABD kokan klişelerle boğmamışlar bu güzelim ülkeyi. İşte bu nedenlerle ben ve benim gibi düşünenler için gidilip görülmesi gereken ülkeler sıralamasındaki yeri ön sıralardadır ve öyle olmaya devam edecektir…




Akılda yer eden Portekiz’e dair imgeler ise; ülkenin simgesi olan Portekiz horozu, kuzeyin Porto’suna karşı güneyin Lizbon’u, enva çeşit deniz ürünleri, enfes Porto ve Alentejo şarapları, kahve tutkunluğu, alkol ve parti severlik, öğle vakti tüm dükkânların ve işyerlerinin tatil olması sebebiyle sessizliğe bürünen şehirler, leziz tatlı çeşitleri, akşam saat on civarı veya sonrası yenilen akşam yemekleri, güler yüzlü, neşeli Portekiz insanının zamanla asla muhatap olmayan rahatlamış yaşam şekli, kuzeyin soğuk ve yağışlı havasına karşın, güneyin ılık ve güneşli günleri, okyanusta sörf yapan insanlar, tarih kokan Arnavut kaldırımlı sokaklar, Fado müziği, Andanças, Pinheiro, São Joao Festivalleri, Tuna müzik grupları ve onların dinlenesi Serenatları… ve dahası sayılabilecek onlarcası…

Geriye dönüp baktığımda, Portekiz’de karşılaştığım tek zorlu mevzu ise Türklerin uğraşmakla yükümlü olduğu vize ve oturum izni konularıdır. Her ikisinde de, Portekiz’de Avrupa Gönüllü Hizmeti yapan bireyler dikkatli olmalı derim. Öncelikle, Avrupa Gönüllü Hizmeti projesi Portekiz polisi tarafından ayrıntılı olarak bilinmediğinden, kendinizi onlara çok iyi bir şekilde ifade etmeniz ve çok sabırlı olmanız gerekiyor. Ek olarak, bürokratik süreç yavaş işlediğinden; vize uzatma ya da oturum izni alma süreniz tahmin ettiğinizden daha uzun bir zaman alabiliyor. Yine de bu mevzunun gözünüzü korkutmasına izin vermeyin elbette! Bu durumun bilincinde olarak Portekiz’e gider ve gerekli işlemlerinizi bir an önce gerçekleştirmek için sıvarsanız kolları, artık tasalanmak için bir sebebiniz olmayacaktır, sizi temin ederim…





Portekiz’in tüm artı ve eksilerini koydum da kefeme.. Ne olursa olsun, eğer bir daha AGH yapabilme hakkım olsaydı; hiç düşünmeden yine bu şahane ve Avrupa’nın şahsına münhasır ülkesinde yapardım; zira şairin kalbi Ege’de kalmışsa, benim de aklım Portekiz’de kalmış olamaz mı??

Aslıhan Şekerci
Portekiz 2009



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder