9 Eylül 2009 Çarşamba

BİR AVRUPA GÖNÜLLÜSÜ HİKAYESİ -Avrupa Gönüllü Hizmeti'ni Yaşama...


Köln’e inip, 5,5 saatlik bir yolculuktan sonra ulaştğım bir kasabada, kaldığım seminer evinin sorumlusu tarafından karşlandım ve 23:30 gibi yaklaşık bir yılımı geçireceğim seminerevine geldim, odama yerleştim. O kadar uzun bir yoldan sonra, kilolarca bavul taşıdıktan sonra ve yabancı bir ülkede olmanın şoku ile beraber hemen uykuya daldım. İlk günümü izleyen günlerde ve haftalarda sürekli olarak seminer evinde ne tür işler yapabileceğimi ve acaba ben burada, bu köyde, bu çevrede ne yapabilirimi sorguladım.

Kendime kültürlerarası faaliyetlerde yer buldum ve ev sahibi kurumumun desteği ile Alman ulusal ajansına Euro-Med kapsamında bir eylem-1 başurusunda bulundum, takibini yaptım. Çeşitli farklı projelere katılımcı olmak, ev sahibi kurumumun bağlantıda olduğu gençleri farklı projelere göndermek için çeşitli projelere ortak oldum. Seminer evinin yalıtılmışlığı ile kimi zaman çok zor zamanlarım oldu, Thüringen dağlarında, 100 kişilik bir köy, ulaşım kısmen zorlu ve etrafta çok da fazla kişi yoktu. Bazen diğer gönüllüler ile birlikte acaba ne yapabiliriz, koşullarımız nasıl düzelebilir diye sıkça konuştuk, bazen ev sahibi kurumumuz ile tartıştık, haklar kazandık. Haliyle kendimi kimi zaman da kitaplara, gitar çalışmalarına adadım, kimi zamansa seminer evinin işlerine yardımcı oldum.



Kimi zaman Almanya’daki diğer gönüllülerle birlikte araba kiralayıp Fransa’ya ya da Hollanda’ya gittim. Farklı seminerlere katılımcı oldum, komşu ülkeleri ziyaret ettim. Kışın zor geçse de bahar ve yaz ayları seminer evi hareketlendi. Gelenlerle çok fazla samimiyet kurulamasa da evde hareket olması güzel bir duyguydu. Özellikle Mayıs ayında yanıma gelen bir diğer Türk gönüllü olan Muzaffer Çıkrık ile Hütten’de yaşam daha zevkli hala geldi. Bu süreçte Almancam biraz zorlasa da insanlarla artık iletişim kurabiliyordum. Diğer gönüllülerle de arada bir buluşup Almanya’nın farklı şehirlerini görebiliyordum. Festivallere katılıp farklı bir ülkede farklı müzik gruplarını, farklı alışkanlıkları, farklı kutlamaları yaşayabiliyordum. Sık sık Köln’e gidip Deniz ile ve diğer gönüllüler ile görüşmem de bana eskide kalması gereken Batı- Doğu Almanya farkını fazlasıyla hissettiriyordu. İnsanlar çalışmak için batıya gidiyorlardı, doğuda işsizlik fazlaydı, ve bu yabancılara karşı doğuda fazlası ile tepki oluşturuyordu. Her ne kadar doğudaki yabancı oranı %1,5 civarında olsa da işsizlikten beslenen neo-nazi düşüncesi doğuda kendine fazlasıyla ortak bulabiliyordu. Benim bağlı olduğum ev sahibi kurumum da bu anlamda Thüringen bölgesinde farklı yerlerde çalışarak ırkçılık karşıtı çalışmalar içindeydi. Bu çalışmaların az da olsa içinde bulunuyor olmam benim için çok anlamlıydı.

Doğu Almanya’da Türkiye’den gelen bir Avrupa Gönüllüsü olmak bile bence başlı başına ırkçlık karşıtı bir çalışmaydı. Üstüne üstlük Avrupa Gönüllüsü olarak Euro-Med projesi kapsamında Tunus’dan, Polonya’dan, Türkiye’den, İspanya’dan ve Kıbrıs’dan gençleri de o bölgeye getirmeye aracı olmam bence çok keyifliydi. Bir yandan neo-nazilerin nasıl çalışmalar içinde olduğunu görmek diğer yandan ırkçılık karşıtı hareketin nasıl örgütlendiğini görmek benim için çok farklı bir deneyimdi. 100.000 kişilik bir şehir içinde geçmiş zamanların kanlı düşüncesi ile demokratik hakların ve çoğulculuğun sesi çeşitli gösterilerle yürüyüşlerle mücadele içindeydi ve benim kurumum başı çekenler içindeydi. Bir yandan böylesi olaylara şahit olurken, Almanya’da sosyal devletin sivil topluma olan katkısının azalması karşısında gençlik kurumlarının nasıl bir araya geldiğini ve nasıl bir gösteri düzenlediğini de gördüm. Farklı kültürler, farklı geçmişler, farklı alışkanlıklar her anlamda karşıma çıkıyordu.

Bireysel olarak kendi sınırlarımı ve hayata dair duruşumu tekrar tekrar gözden geçirirken, içinden geldiğim kültürel, sosyal ve toplumsal yapıyı da karşılaştırma ve gözden geçirme imkanım oluyordu. Hem kendime, hem ülkeme hem de dünyaya daha farklı, daha detaylı ve kuşbakışı bakmaya başlamıştım.

Ozan N. Alakavuklar

1 Ekim 2004 – 1 Ekim 2005 Jugendbildungsstaette Hütten / ALMANYA

5 yorum:

  1. fransaya ve hollandaya gitmişsiniz oralara gitmek için vize istemiyorlarmı yoksa almanya vizesi yeterlimi.

    YanıtlaSil
  2. Gönüllü hizmeti boyunca Almanya'da oturma iznim olduğu için vize almaya gerek duymadık. Ancak şimdiki durumu çok bilemiyorum

    YanıtlaSil
  3. merhaba bende gönüllü olarak gitmek arzusundayım.eger vaktiniz varsa size bir kaç spesifik sula sorabilirmiyim
    saygılar...

    YanıtlaSil
  4. ozanadir@hotmail.com adresine sorularınızı iletebilirsiniz.

    YanıtlaSil
  5. peki gitmeden önce almanca bilginiz bulunuyormuydu?yada almanca da ilerleme kaydettinizmi?nymphe_arzuakbas@hotmail.com

    YanıtlaSil