Bu Balkan insanları deli. Bazen
"tam da yerine düşmüşüm he" derken buluyorum kendimi. Dün gece
"selam olsun Balkan dostlarımıza, Sırp, Bulgar, Yunan, Türk, Makedon ve
daha adını sayamadığım niceleri ayy şahane oliciiz" konseptli Selanik
Balkan Festivali'ne gittim, izlenimlerimi yazıyorum.
Baildsa, Ekmek (vallahi de
billahi de ekmek), Prima Vista Balkan Qintet gibi minnoş ve bir o kadar da deli
grup sahneye çıktı. Üç haftadır aldığım Yunanca derslerinin gazıyla şarkılara
eşlik etmeye çalışırken bir anda Athena'nın Eurovision'da söylediği şarkı
çalmaya başladı. Herkes eşlik ediyor şarkıya, tam deli işi. Ben şaşkınlıkla
"aa bu bizim Eurovision şarkımızdı ehehe" diye debelenirken Yunan
arkadaşımdan tokat gibi cevap bir geldi; "ne, ne i remember! it's very
famous here! we love that song." Orta seviye, arkadaş İngilizcesi ile kurulmuş
bu cümlenin tokat etkisi yaratmasının sebebi ise dünya üzerinde Eurovision'u
memleket meselesi haline getirmiş son iki milletin Yunanistan ve Türkiye
olduğunu farketmem oldu. Ya da çark etmem diyelim. Son üç gündür Can Bonomo'nun
şarkısının Eurovision'da bizi birinci yapıp yapamayacağını düşünüyorum sık
sık.
Candan Erçetin, Sezen Aksu gibi
kalbi Ege'de kalan müzik insanlarının uyarladığı şarkıları, halk türkülerini
falan saymıyorum bile. Kendi çapında kozmopolit ve barış temennileri dolu bu
festival, iki saat sonra yerini "ya aslında biz dostuz da malum
politikacılar yüzünden bunlar", "Türkiye'de kriz yok, gelsenize
Türkiye'de iş bulursunuz", "e ama siz de bütün Osmanlı eserlerini
yerle bir etmişsiniz komşu, olmadı bu" gibi klişenin allahı konuşmalara
bıraktı.
Ben klişe ve stereotype severim
esasen. Daha geçen Fransız bir Couchsurfer'a "ya kardeşim, neden
uğraşıyorsunuz bizimle, siz kendi meselelerinizi çözsenize ayıp oluyor ama,
ayrıca Carla yenge de erik gibi maşallah ahahah" gibi bir cümle kurdum.
Geldiğimin 4.günü bana "Du yu nov Bizans Empayır, Du yu nov Pontus
Empayır, it's Konstantinapolis, not İstanbul, kadınlar Türkiye'de yolda yalnız
yürüyebiliyor mu " diyen bir gence, "hacı sen Ottoman Empayır'ı
bildin mi?" diyecek kadar şuursuzlaşacaktım ki yakışıklı bir Yunan
"yapma şekerim değmez, biz aslında dostuz" gibi bir bakış atınca bana
sustum. İnsan bazen çok kolay beynini aldırmış gibi davranabiliyor.
Demem o ki, müzik başlayıp,
biralar yuvarlanınca herkes aynı, hepimiz sarhoş, hepimiz insanız.
Bulandırmayalım. Konuyla ilgili bir de fotoğraf var söz konusu festivalden,
bence yeterince açıklayıcı. Öptüm ve/veya Filakia!
Sezgi Şahin/Selanik
Sezgi Şahin/Selanik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder