Yeni bir proje demek
yeni arkadaşlıklar, yeni yabancı dostlar, farklı kültürler, farklı şehirler
demektir.Her proje’de kesinlikle unutulmayan birileri, yada anılar vardır. İşte
yeni bir proje daha. Youth Exchange Express Yourself in Poland/Sepolno. YEEY !
Proje’nin kabulu mail
olarak telefonuma geldikten sonra heyecan başlamıştı zaten. ”Kabul edildiniz”
yazısı insanın heyecanına heyecan katıyor. Tabi sonra diğer katılımcılar kim
acaba diye bir merak salıyor insanı. Bende de öyle oldu. Facebook’dan kurduğumuz
grupla Nevzat abinin önderliğinde tanışmıştık. İnternet üzerinden nasıl
buluşacağımız, uçak biletlerimiz ve alınacakları konuşmuştuk. Herşey hazırdı ve
geriye sadece saat 00.00 ‘da İstanbul Atatürk Havalimanın’da buluşmak
kalıyordu. Aslında uçak biletimiz 05.00′da idi. Fakat Nevzat başkanımızın
öncülüğünde erken buluşup tanışıp kaynaşmayı tercih ettik. 5 saate birbirimizi
tanımaya çalıştık, konuştuk, muhabbet ettik.
Veeeee vınnnnnnn ... Zaman
gelmişti check-in işleminden sonra uçakta yerimizi aldık. Kiev aktarmalı
uçağımızla, Türkiye’nin o güzel havasından Varşova’nın hafif soğuk havasına
iniş yaptık. İniş yaptık da herşey tamam mıydı peki? Değildi. Nevzat abi’nin
bavulu kayıptı. Yani gelen bagajların arasından onunki çıkmamıştı. Kayıp bagaj
bürosuyla konuşmanın ardından bir sonuca varamadık. Nevzat abinin ”kimse
moralini bozmasın umarım bavul bulunur, eğlenmenize bakın” cümlesi hepimizi
rahatlatmıştı. Hafif bozuk morallerle küçük bir Varşova turu yaptık. Ardından
bizi proje’de ki ev sahibi kuruluştan Maciej karşıladı. Diğer ülke gruplarıyla
otobüse binip projenin olduğu Sepolno’ya gidecektik. Yaklaşık 5 saat süren bir
yolculuğun ardından gece 01.00 civarında Sepolno’daydık. Buz gibi bir havayla
indik otobüsten.
Proje lideri Daniel’in
bizim için hazırlattığı yemek ve küçük bir konuşma sonrası yolcuğun verdiği
yorgunlukla derin bir uyku çektik.Ertesi gün projenin ilk günüydü. Herkesin
heyecanı daha da katlanmıştı tabi. Ben Nevzat abi ile aynı odada kaldım. Selin
Aydan ve Doruk bir odada, Fırat ise Polonyalı katılımcılarla kalmıştı.
Kaldığımız oda otel odası gibiydi. Daniel’in tam karşı odasındaydık. Kendimize
özel banyomuz, dolabımız, birde ufak lcd tv’miz vardı. Tv pek bir işe
yaramasa da odaya girenlerin tepkisi bize yetiyordu. Dışardaki duşların sabah
dolu olmasından diğer arkadaşlarımızla beraber kullandık banyomuzu. Aslında
bizim odamız gayet eğlenceliydi. Gelenler gidenler muhabbetler sohbetler
müzikler ...:) Ve
kapımızdaki o yazı ”Turkish Delight’s Room” :p
PROJE’NİN İLK GÜNÜ ve
YEEY !
Proje’nin ilk günleri
hep birbirimize ve diğer katılımcılara alışma dönemi olarak geçti. Yeni
tanışmalar, sohbetler, oyunlar. Hepsi daha iyi daha sıcak bir ortam içindi.
Zaten proje lideri Daniel hazırladığı programla bir an olsun sıkılmamıza zaman
bırakmamıştı. Sürekli oyunlar, şarkılar, danslar, muhabbetler, ufak eğitimler,
geziler. Gerçekten çok güzel zaman geçireceğimiz belliydi.
TURKİSH CULTURAL NIGHT !
(Kültür Gecemiz)
Her projenin değişilmez
etkinliğidir kültü geceleri. Bizim projemizin ilk günü akşamıydı. 4 ülkeye
ayrılmış masalar vardı. Herkes büyük bir özenle masasını hazırlıyordu.
Geleneksel yemekler, içecekler, içkiler, tatlılar …
Nevzat abinin
önderliğinde kültür gecesine gerçekten çok iyi hazırlanmıştık. Dolu dolu bir
masamız vardı. Lokumlarımız, kınalarımız, Türk kahvemiz, çerezlerimiz, rakımız
çok ayrı bir ilgi görmüştü. Özellikle polonyalı katılımcıların lokum hayranlığı
vardı :) Selin ve
Nevzat abi masamızla ilgili ayrıntıları diğer katılımcılara anlattılar. Türk
kahvesinden sonraki bakılan fal ve kına çok ilgi gördü. Gece boyunca Selin fal
baktı Nevzat abide diğer katılımcılara kına yakmasını gösterdi :) Kültür
gecesi gayet eğlenceliydi :)
Veee başkanımızın bagajı
bulundu ! :)
Daniel’in büyük uğraşları
sonucu Nevzat abi’nin bavulu projenin 3.günü kaldığımız yere kadar gelmişti.
Bavulda herhangi bir eskik yoktu. Herşey yerli yerinde elimize ulaşmıştı.
Tabiki içindeki gömlekler ve tişörtler biraz kırışmıştı. Ütümüz de yoktu
ayrıca. Hasta yatağında yatan Aydan’a bakmaya gitmiştik. Acaba nasıl oldu iyi
mi diye. Masadaki saç düzleştirici Nevzat abide birşey uyandırdı. Acaba neden
olmasın ? :) Biz yaparız da
olmaz mı? Hamarat kızımız Aydan ve Nevzat abi beraber bir gömleği büyük
uğraşlarla gayet güzel ütülemişti. Tabi saç düzleştirici ile :P
Dedim ya projede o kadar
çok farklı etkinlik yapıyoruz ki saymayla bitmez gerçekten. Sanırım 4.gündü.
Daniel bizden büyük bir tabloya ülkemizle ilgili resimler çizmemizi istedi.Yani
kısacası ülkemizi resimlerle tanıtacaktık. Grup olarak oturduk konuştuk acaba
ne yapabiliriz diye. Herkes bende resim yeteneği yok diyor :P Ama bende
gerçekten yok. Siz çizin ben boyarım dedim ben de. Aramızdan biri çizmeliydi
ama. Sonra Selin ‘’ben çizebilirim bakarak’’ dedi. Galata kulesi ve köprüyü
çizdi. Çizmeyi bilmiyorum diyen Selin bildiğiniz ressam gibi bir Galata kulesi
çizdi :P Ondan sonra herkese bir cesaret geldi tabi. Birbirimizle yardımlaşarak,
herkes farklı şeylerle uğraşarak değişik şeyler çizdik Türkiye’yi tanıtan.
İtalyan arkadaşların yaptığı kadar güzel olmasada gerçekten el emeği göz nuru
bir tablomuz vardı artık.
Veeeee KARAOKE !
Daniel’in programı ne kadar güzel hazırladığını söylemiştim daha önce. Bizi sıkmadan, eğlendirerek öğretmesini biliyordu gerçekten. 4.günün gecesinde bir Karaoke etkinliğimiz vardı. Molo meydanındaki Art Cafe’de karaoke gecesine gidecektik. Her dilden şarkı listesine sahiptik. Özellikle de Tarkan’ın ‘’Şımarık’’ şarkısının bu kadar popular olacağını tahmin etmemiştik. O sırada Doruk bu şarkıya ufak bir dans uydurdu. Dansı diğer tüm katılımcılara öğrettik. Bir anda herkes Tarkan’ın şarkısında bu dansı yaparak çılgınlar gibi eğleniyordu. Zaten o güden sonra bu şarkı proje içinde efsane olmuştu J Karaoke gecesinde Selin ve Nevzat abinin söylediği şarkı da damgayı vurmuştu. Şarkıyı hatırlamıyorum ama bir anda nasıl olduysa bizde sahneye çıktık ve şarkıyı hepberaber söylemeye başladık :P Sonrasında biraz dinlenmek için Cafe’nin içerisine geçmiştik. Ben, Nevzat abi, Doruk, Şükran ve Polonyalı katılımcılar Paulina ve Dominika. Orada o kadar güzel bir sohbet içindeydik ki anlatamam. Biz onlara Türkçe onlar bize Lehçe öğretme çabasındaydı. Doruk bir yandan şarkı söylüyor bende oynuyordum J Hatta aramızda şöyle bir diyalog geçmişti Nevzat abi ve Dominikayla.
Dominika – Nevzat, Deniz
şarhoş mu ? Sürekli konuşuyor ve dans ediyor da :)
Nevzat – Yok hayır o
alkol almıyor hep böyle :P 2 bardak çay içti öyle sarhoş oldu :)
Gerçekten unutulmaz bi Karaoke
gecesiydi.
GDANSK ve SOPOT şehirlerine gezi !
Ardından Tiyatro ! Dedim ya eğleniyoruz diye :)
Sepolno’ya 3 saat
uzaklıktaki bu şehirler küçük ama bir o kadar da güzel.Kesinlikle gidip
görülmeli. Birçok tarihi bina ve hediyelik eşya dükkanlarına sahip. Daniel bize
yaklaşık 3 saat vermişti gezi için. 3 saat boyunca tarihi yerleri gezdik
hediyelik eşya baktık. Şükran daha önceden buralara geldiği için bize rehberlik
yaptı. Onun izinde küçük bir gezi yaptık J Sopot’da Polonyalıların sürekli
yediği bir geleneksel tatlı olduğunu söyledi bize Şükran. E denemeden olur mu ?
J Şükran’ın yemeden önceki uyarılarını pek dinlememiştik. ‘’Bakın arkadaşlar
yemesi çok zor ağzınız yüzünüz kirlenebilir, gerçekten zorlanırsınız’’. Bizde
bilmediğimizden ne kadar zor olabilir ki diye düşünmedik değil J Sonuç ne mi ?
Bunu yazıyla anlatamam fotoğraflarla halimizi görebilirsiniz. :)
Bir kültür etkinliği daha. Tiyatro !
Daniel bizi 6 lı gruplara ayırdı. Tüm duyguları anlatan ufak bir tiyatro gösterisi yapmamızı istedi. Yaklaşık 5 saatlik bir süremiz vardı. Oturduk hiç yoktan sıfırdan yani bir senaryo yazmaya başladık. Herkesten ayrı ayrı çok güzel fikirler çıkıyordu. Bizde hem komik hemde anlamlı bir şey olmasını istedik tabiî ki. 5 saat sonunda biz de dahil olmak üzere herkes o kadar güzel senaryolar yazmış ve oynamıştı ki. Sanki uzun süredir bu işin içindeymişiz gibi J Büyük bir tiyatro salonunda oynama imkanı sunuldu bize. Müzik, mikrofon, sis, perde her türlü ekipmanımız vardı. Sonuçta dediğim gibi çok güzel skeçler çıktı ortaya. En beğendiğim ise Nevzat abilerin grubuydu. Gerçekten güzel bir senaryo ve oyunculuk vardı. Son oyundan sonra herkes sahneye çıkıp dans etti. Hatta bütün katılımcılar hepberaber ‘’Gangnam Style’’ dansını büyük bir özenle oynadık :) Dediğim gibi eğer projedeysiniz, eğlenmeye bakın. Kendiniz olmaktan çıkıp çocuk bile olabilirsiniz. Sadece eğlenmek ve zevk almak için.
Daniel bizi 6 lı gruplara ayırdı. Tüm duyguları anlatan ufak bir tiyatro gösterisi yapmamızı istedi. Yaklaşık 5 saatlik bir süremiz vardı. Oturduk hiç yoktan sıfırdan yani bir senaryo yazmaya başladık. Herkesten ayrı ayrı çok güzel fikirler çıkıyordu. Bizde hem komik hemde anlamlı bir şey olmasını istedik tabiî ki. 5 saat sonunda biz de dahil olmak üzere herkes o kadar güzel senaryolar yazmış ve oynamıştı ki. Sanki uzun süredir bu işin içindeymişiz gibi J Büyük bir tiyatro salonunda oynama imkanı sunuldu bize. Müzik, mikrofon, sis, perde her türlü ekipmanımız vardı. Sonuçta dediğim gibi çok güzel skeçler çıktı ortaya. En beğendiğim ise Nevzat abilerin grubuydu. Gerçekten güzel bir senaryo ve oyunculuk vardı. Son oyundan sonra herkes sahneye çıkıp dans etti. Hatta bütün katılımcılar hepberaber ‘’Gangnam Style’’ dansını büyük bir özenle oynadık :) Dediğim gibi eğer projedeysiniz, eğlenmeye bakın. Kendiniz olmaktan çıkıp çocuk bile olabilirsiniz. Sadece eğlenmek ve zevk almak için.
MOLO MEYDANINDA BİR
ŞENLİK !
Molo meydanında çocuklar için
bir şenlik yapacaktık. Daniel bizi gruplar haline ayırıp yapmamız gerekenleri anlattı.Yaklaşık
6 kişilik gruplara ayrıldık. Bizim grubun görevi şenlikte çocuklar için oyunlar
yaratmaktı. Ayrı ayrı fikirler çıktı yine tabiî ki. 15 e yakın oyun çıkardık
fikirlerden. Nelere ihtiyaç olduğunu ne yapmamız gerektiğini konuştuk
hepberaber. İşimiz kısa sürünce diğer gruplara yardım etmeyi tercih ettik.
Şenliği tanıtımı yapılacaktı. Sokaktaki insanlara broşür dağıtıp akşamki
şenliğe davet edilecekti.Aklımın ucundan bile geçmezdi önümde kocaman afiş
elimde megafonla lehçe sokaklarda bağıracağım :) Ama dedim
ya bazen çocuk olmayı bilmeli eğlenmeli. Gerçekten de öyle oldu sokaktaki
insanları öğrendiğimiz birkaç lehçe kelimelerle şenliğe davet ettik. Sonrasında
molo meyanında tüm hazırlıklar bitmişti. Akın akın insan geliyordu meydana.
Küçük çocuklar gençler onların aileleri. Tam anlamıyla bir şenlik havası vardı.
Oyun oynayan çocuklar,resim çizenler, şarkı söyleyenler, balon yapanlar. Şenlik
tam anlamıyla şenlik adını yansıtıyordu yani :) Gecenin
sonunda gösteriler, şarkılar ve dilek balonları vardı. Yaklaşık 50 kadar dilek
balonunu havaya bıraktı herkes. Görüntü muhteşemdi. Anlatılmaz yaşanırdı
açıkçası :)
Son gün son gece ve barbekü !
Proje’nin son gününe
gelmiştik. Kimse birbirinden ayrılmak istemiyordu. Özellikle Şükran bize
sürekli ‘’Ne olur gitmeyin beni bırakmayın ’’diyordu.Çünkü
birbirimize o kadar alışmışız ki. Düşünsenize 1 hafta boyunca berabersiniz.
Yediğiniz içitiğiniz ayrı gitmiyor. Sürekli oyunlar danslar sohbetler beraber
yapılıyor. İnsan ayrılırken gerçekten zorlanıyor.
Son gün Daniel ‘in
yaptığı kıyağı kimse unutamaz heralde. Bize kano ve deniz bisikletlerini
kullanabileceğimizi ve gölde yüzebileceğimizi söyledi. Tüm katılımcılarla
beraber gölün kenarına gitmiştik. Kano ve deniz bisikletlerini kullacaktık.
Hava ilk günün aksine çok güzeldi. Tam bir yaz havası. Mayolar ve terlikler
giyildi. Sanırsınız ki tatile gidiyoruz . Hepberaber
kanoları ve deniz bisikletlerini kullandık. Hatta gölün ortasında hepsinin
birbirine bağlayıp gitmeye çalıştık. Gayet güzeldi ...
Herşey güzeldi fakat
artık sona doğru yaklaşıyorduk. Son gece için bir barbekü partisi organize
edilmişti. Kaldığımız yerin önünde büyük bir ekrana tüm projenin fotoğrafları
yansıtılmış, bir yandan şarkılar çalıyor ve bir yandan da barbekü !
Son gecenin hatrına
herkes kendi dilinden şarkıları açıp oynuyor, diğerleri de eşlik ediyordu. E
herkes açar da biz açmaz mıyız ? :) Ortak
kararımız olan ‘’Ankaran’nın bağları’’ şarkısıyla tüm katılımcıları sahneye
çıkarıp Ankara havası oynattık. O kadar güzeldi ki tahmin edebiliyorsunuzdur.
Düşünsenize Romenler, İtalyanlar ve Polonyalılarla beraber Ankara havası
oynuyoruz :P Gerçekten
süperdi ....
AYRILIK VAKTİ !
Sabaha karşı saat 05.00
da gidecektik. Gitmeden herkes birbiri ile vedalaşıyordu. En zoru da Şükran ve
Dominika ile vedalaşmaktı. Şükran’a bendeki Türk bayrağını hediye ettik. Bakıp
bakıp bizi hatırlarsın dedik :) Aslında
hediye almaktı amacımız ama organize olamamıştık. Ama o bile yetti Şükran’a.
Ayrılığımız gerçekten zor oldu. Şükran’dan ayrıldıktan sonra bizi götürecek otobüse
bindik. Orda da en son Polonyalı katılımcılarla ve Daniel ile vedalaştık.
Dominika bizim için gerçekten ayrıcalıklı bir katılımcıydı. Nevzat abi ona
kaptan şapkasını bende bilekliğimi hediye ettim :) Biz
ayrılırken ağlıyordu bizde onu teselli etmeye çalışıyorduk. Ayrılığımız
gerçekten zor oldu.
Ve bir projenin sonunu
daha geldik. Teşekkür edilmesi gereken o kadar insan var ki. Bize her konuda
yardımcı olan her şeyimize yardım eden güler yüzlü Şükran namı diğer Şüko
teşekkürler :) Bizi bu
projeye kabul gören, bizimle ilgilenen Şefik Emre Coşku, Serkan Uzmen ve
Muratcan Karagöz ‘e teşekkürler :) Her
sorunumuzla ilgilenen bizi hiç yalnız bırakmayan başkanımız lideridimiz abimiz
Nevzat Kılıç’a teşekkürler :)Tüm katılımcı
arkadaşlarıma, Türk grubumuza, Dominika’ya, Daniel ‘e binlerce kez
teşekkürler :)
VE en son TEŞEKKÜRLER
TREX bize bu tecrübeyi yaşattığınız için !!! :)
Harlem Shake videomuz : http://www.youtube.com/watch?v=vd2M4iKnfa0
Edit by Nevzat kılıç : http://www.youtube.com/watch?v=9ae8riEfOKs
2013- Adnan Deniz Kayatepe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder