8 Kasım 2013 Cuma

Polonya’da Bir Youth Exchange : YEEY !

Yeni bir proje demek yeni arkadaşlıklar, yeni yabancı dostlar, farklı kültürler, farklı şehirler demektir.Her proje’de kesinlikle unutulmayan birileri, yada anılar vardır. İşte yeni bir proje daha. Youth Exchange Express Yourself in Poland/Sepolno. YEEY !


Proje’nin kabulu mail olarak telefonuma geldikten sonra heyecan başlamıştı zaten. ”Kabul edildiniz” yazısı insanın heyecanına heyecan katıyor. Tabi sonra diğer katılımcılar kim acaba diye bir merak salıyor insanı. Bende de öyle oldu. Facebook’dan kurduğumuz grupla Nevzat abinin önderliğinde tanışmıştık. İnternet üzerinden nasıl buluşacağımız, uçak biletlerimiz ve alınacakları konuşmuştuk. Herşey hazırdı ve geriye sadece saat 00.00 ‘da İstanbul Atatürk Havalimanın’da buluşmak kalıyordu. Aslında uçak biletimiz 05.00′da idi. Fakat Nevzat başkanımızın öncülüğünde erken buluşup tanışıp kaynaşmayı tercih ettik. 5 saate birbirimizi tanımaya çalıştık, konuştuk, muhabbet ettik.


Veeeee vınnnnnnn ... Zaman gelmişti check-in işleminden sonra uçakta yerimizi aldık. Kiev aktarmalı uçağımızla, Türkiye’nin o güzel havasından Varşova’nın hafif soğuk havasına iniş yaptık. İniş yaptık da herşey tamam mıydı peki? Değildi. Nevzat abi’nin bavulu kayıptı. Yani gelen bagajların arasından onunki çıkmamıştı. Kayıp bagaj bürosuyla konuşmanın ardından bir sonuca varamadık. Nevzat abinin ”kimse moralini bozmasın umarım bavul bulunur, eğlenmenize bakın” cümlesi hepimizi rahatlatmıştı. Hafif bozuk morallerle küçük bir Varşova turu yaptık. Ardından bizi proje’de ki ev sahibi kuruluştan Maciej karşıladı. Diğer ülke gruplarıyla otobüse binip projenin olduğu Sepolno’ya gidecektik. Yaklaşık 5 saat süren bir yolculuğun ardından gece 01.00 civarında Sepolno’daydık. Buz gibi bir havayla indik otobüsten.
Proje lideri Daniel’in bizim için hazırlattığı yemek ve küçük bir konuşma sonrası yolcuğun verdiği yorgunlukla derin bir uyku çektik.Ertesi gün projenin ilk günüydü. Herkesin heyecanı daha da katlanmıştı tabi. Ben Nevzat abi ile aynı odada kaldım. Selin Aydan ve Doruk bir odada, Fırat ise Polonyalı katılımcılarla kalmıştı. Kaldığımız oda otel odası gibiydi. Daniel’in tam karşı odasındaydık. Kendimize özel banyomuz, dolabımız, birde ufak lcd tv’miz vardı. Tv pek bir işe yaramasa da odaya girenlerin tepkisi bize yetiyordu. Dışardaki duşların sabah dolu olmasından diğer arkadaşlarımızla beraber kullandık banyomuzu. Aslında bizim odamız gayet eğlenceliydi. Gelenler gidenler muhabbetler sohbetler müzikler ...:)  Ve kapımızdaki o yazı ”Turkish Delight’s Room” :p

 PROJE’NİN İLK GÜNÜ ve YEEY !

Proje’nin ilk günü Sepolno’da bulunan diğer EVS gönüllüleriyle tanışacaktık. Bizi orda Türk katılımcı Şükran bekliyordu. Toplantı salonumuza gittik, zaten herkes İngilizce moduna istemeden de olsa geçmişti. Artık merhaba yerine ”hi” nasılsın yerine ”how are you?” dönemleri başlamıştı. Şükran bizi karşıladığında da ilginç bir olay yaşadık. Ben Şükran’ı yabancı sandım tabi doğal olarak, ”hi, how are you?” dedim. Şükran da ”Hoşgeldiniiiiiiiiz” diyince tabi, komik bir durum ortaya çıktı :)  Bizi o kadar candan o kadar samimi karşıladı ki size anlatamam .
Proje’nin ilk günleri hep birbirimize ve diğer katılımcılara alışma dönemi olarak geçti. Yeni tanışmalar, sohbetler, oyunlar. Hepsi daha iyi daha sıcak bir ortam içindi. Zaten proje lideri Daniel hazırladığı programla bir an olsun sıkılmamıza zaman bırakmamıştı. Sürekli oyunlar, şarkılar, danslar, muhabbetler, ufak eğitimler, geziler. Gerçekten çok güzel zaman geçireceğimiz belliydi.




TURKİSH CULTURAL NIGHT ! (Kültür Gecemiz)
Her projenin değişilmez etkinliğidir kültü geceleri. Bizim projemizin ilk günü akşamıydı. 4 ülkeye ayrılmış masalar vardı. Herkes büyük bir özenle masasını hazırlıyordu. Geleneksel yemekler, içecekler, içkiler, tatlılar …

Nevzat abinin önderliğinde kültür gecesine gerçekten çok iyi hazırlanmıştık. Dolu dolu bir masamız vardı. Lokumlarımız, kınalarımız, Türk kahvemiz, çerezlerimiz, rakımız çok ayrı bir ilgi görmüştü. Özellikle polonyalı katılımcıların lokum hayranlığı vardı :) Selin ve Nevzat abi masamızla ilgili ayrıntıları diğer katılımcılara anlattılar. Türk kahvesinden sonraki bakılan fal ve kına çok ilgi gördü. Gece boyunca Selin fal baktı Nevzat abide diğer katılımcılara kına yakmasını gösterdi :) Kültür gecesi gayet eğlenceliydi :)


Veee başkanımızın bagajı bulundu ! :)
Daniel’in büyük uğraşları sonucu Nevzat abi’nin bavulu projenin 3.günü kaldığımız yere kadar gelmişti. Bavulda herhangi bir eskik yoktu. Herşey yerli yerinde elimize ulaşmıştı. Tabiki içindeki gömlekler ve tişörtler biraz kırışmıştı. Ütümüz de yoktu ayrıca. Hasta yatağında yatan Aydan’a bakmaya gitmiştik. Acaba nasıl oldu iyi mi diye. Masadaki saç düzleştirici Nevzat abide birşey uyandırdı. Acaba neden olmasın ? :) Biz yaparız da olmaz mı? Hamarat kızımız Aydan ve Nevzat abi beraber bir gömleği büyük uğraşlarla gayet güzel ütülemişti. Tabi saç düzleştirici ile :P





Dedim ya projede o kadar çok farklı etkinlik yapıyoruz ki saymayla bitmez gerçekten. Sanırım 4.gündü. Daniel bizden büyük bir tabloya ülkemizle ilgili resimler çizmemizi istedi.Yani kısacası ülkemizi resimlerle tanıtacaktık. Grup olarak oturduk konuştuk acaba ne yapabiliriz diye. Herkes bende resim yeteneği yok diyor :P  Ama bende gerçekten yok. Siz çizin ben boyarım dedim ben de. Aramızdan biri çizmeliydi ama. Sonra Selin ‘’ben çizebilirim bakarak’’ dedi. Galata kulesi ve köprüyü çizdi. Çizmeyi bilmiyorum diyen Selin bildiğiniz ressam gibi bir Galata kulesi çizdi :P  Ondan sonra herkese bir cesaret geldi tabi. Birbirimizle yardımlaşarak, herkes farklı şeylerle uğraşarak değişik şeyler çizdik Türkiye’yi tanıtan. İtalyan arkadaşların yaptığı kadar güzel olmasada gerçekten el emeği göz nuru bir tablomuz vardı artık.



Açıklama: :)Açıklama: :)
 
 Veeeee KARAOKE !
Daniel’in programı ne kadar güzel hazırladığını söylemiştim daha önce. Bizi sıkmadan, eğlendirerek öğretmesini biliyordu gerçekten. 4.günün gecesinde bir Karaoke etkinliğimiz vardı. Molo meydanındaki Art Cafe’de karaoke gecesine gidecektik. Her dilden şarkı listesine sahiptik. Özellikle de Tarkan’ın ‘’Şımarık’’ şarkısının bu kadar popular olacağını tahmin etmemiştik. O sırada Doruk bu şarkıya ufak bir dans uydurdu. Dansı diğer tüm katılımcılara öğrettik. Bir anda herkes Tarkan’ın şarkısında bu dansı yaparak çılgınlar gibi eğleniyordu. Zaten o güden sonra bu şarkı proje içinde efsane olmuştu J Karaoke gecesinde Selin ve Nevzat abinin söylediği şarkı da damgayı vurmuştu. Şarkıyı hatırlamıyorum ama bir anda nasıl olduysa bizde sahneye çıktık ve şarkıyı hepberaber söylemeye başladık :P Sonrasında biraz dinlenmek için Cafe’nin içerisine geçmiştik. Ben, Nevzat abi, Doruk, Şükran ve Polonyalı katılımcılar Paulina ve Dominika. Orada o kadar güzel bir sohbet içindeydik ki anlatamam. Biz onlara Türkçe onlar bize Lehçe öğretme çabasındaydı. Doruk bir yandan şarkı söylüyor bende oynuyordum J Hatta aramızda şöyle bir diyalog geçmişti Nevzat abi ve Dominikayla.
Dominika – Nevzat, Deniz şarhoş mu ? Sürekli konuşuyor ve dans ediyor da :)
Nevzat – Yok hayır o alkol almıyor hep böyle :P 2 bardak çay içti öyle sarhoş oldu :)
Gerçekten unutulmaz bi Karaoke gecesiydi.  



 GDANSK ve SOPOT şehirlerine gezi ! 
Ardından Tiyatro ! Dedim ya eğleniyoruz diye :)
Sepolno’ya 3 saat uzaklıktaki bu şehirler küçük ama bir o kadar da güzel.Kesinlikle gidip görülmeli. Birçok tarihi bina ve hediyelik eşya dükkanlarına sahip. Daniel bize yaklaşık 3 saat vermişti gezi için. 3 saat boyunca tarihi yerleri gezdik hediyelik eşya baktık. Şükran daha önceden buralara geldiği için bize rehberlik yaptı. Onun izinde küçük bir gezi yaptık J Sopot’da Polonyalıların sürekli yediği bir geleneksel tatlı olduğunu söyledi bize Şükran. E denemeden olur mu ? J Şükran’ın yemeden önceki uyarılarını pek dinlememiştik. ‘’Bakın arkadaşlar yemesi çok zor ağzınız yüzünüz kirlenebilir, gerçekten zorlanırsınız’’. Bizde bilmediğimizden ne kadar zor olabilir ki diye düşünmedik değil J Sonuç ne mi ? Bunu yazıyla anlatamam fotoğraflarla halimizi görebilirsiniz. :)
Bir kültür etkinliği daha. Tiyatro !
Daniel bizi 6 lı gruplara ayırdı. Tüm duyguları anlatan ufak bir tiyatro gösterisi yapmamızı istedi. Yaklaşık 5 saatlik bir süremiz vardı. Oturduk hiç yoktan sıfırdan yani bir senaryo yazmaya başladık. Herkesten ayrı ayrı çok güzel fikirler çıkıyordu. Bizde hem komik hemde anlamlı bir şey olmasını istedik tabiî ki. 5 saat sonunda biz de dahil olmak üzere herkes o kadar güzel senaryolar yazmış ve oynamıştı ki. Sanki uzun süredir bu işin içindeymişiz gibi J Büyük bir tiyatro salonunda oynama imkanı sunuldu bize. Müzik, mikrofon, sis, perde her türlü ekipmanımız vardı. Sonuçta dediğim gibi çok güzel skeçler çıktı ortaya. En beğendiğim ise Nevzat abilerin grubuydu. Gerçekten güzel bir senaryo ve oyunculuk vardı. Son oyundan sonra herkes sahneye çıkıp dans etti. Hatta bütün katılımcılar hepberaber ‘’Gangnam Style’’ dansını büyük bir özenle oynadık :) Dediğim gibi eğer projedeysiniz, eğlenmeye bakın. Kendiniz olmaktan çıkıp çocuk bile olabilirsiniz. Sadece eğlenmek ve zevk almak için.

MOLO MEYDANINDA BİR ŞENLİK !
Molo meydanında çocuklar için bir şenlik yapacaktık. Daniel bizi gruplar haline ayırıp yapmamız gerekenleri anlattı.Yaklaşık 6 kişilik gruplara ayrıldık. Bizim grubun görevi şenlikte çocuklar için oyunlar yaratmaktı. Ayrı ayrı fikirler çıktı yine tabiî ki. 15 e yakın oyun çıkardık fikirlerden. Nelere ihtiyaç olduğunu ne yapmamız gerektiğini konuştuk hepberaber. İşimiz kısa sürünce diğer gruplara yardım etmeyi tercih ettik. Şenliği tanıtımı yapılacaktı. Sokaktaki insanlara broşür dağıtıp akşamki şenliğe davet edilecekti.Aklımın ucundan bile geçmezdi önümde kocaman afiş elimde megafonla lehçe sokaklarda bağıracağım :) Ama dedim ya bazen çocuk olmayı bilmeli eğlenmeli. Gerçekten de öyle oldu sokaktaki insanları öğrendiğimiz birkaç lehçe kelimelerle şenliğe davet ettik. Sonrasında molo meyanında tüm hazırlıklar bitmişti. Akın akın insan geliyordu meydana. Küçük çocuklar gençler onların aileleri. Tam anlamıyla bir şenlik havası vardı. Oyun oynayan çocuklar,resim çizenler, şarkı söyleyenler, balon yapanlar. Şenlik tam anlamıyla şenlik adını yansıtıyordu yani :)  Gecenin sonunda gösteriler, şarkılar ve dilek balonları vardı. Yaklaşık 50 kadar dilek balonunu havaya bıraktı herkes. Görüntü muhteşemdi. Anlatılmaz yaşanırdı açıkçası :)

Son gün son gece ve barbekü !


Proje’nin son gününe gelmiştik. Kimse birbirinden ayrılmak istemiyordu. Özellikle Şükran bize sürekli ‘’Ne olur gitmeyin beni bırakmayın  ’’diyordu.Çünkü birbirimize o kadar alışmışız ki. Düşünsenize 1 hafta boyunca berabersiniz. Yediğiniz içitiğiniz ayrı gitmiyor. Sürekli oyunlar danslar sohbetler beraber yapılıyor. İnsan ayrılırken gerçekten zorlanıyor.
Son gün Daniel ‘in yaptığı kıyağı kimse unutamaz heralde. Bize kano ve deniz bisikletlerini kullanabileceğimizi ve gölde yüzebileceğimizi söyledi. Tüm katılımcılarla beraber gölün kenarına gitmiştik. Kano ve deniz bisikletlerini kullacaktık. Hava ilk günün aksine çok güzeldi. Tam bir yaz havası. Mayolar ve terlikler giyildi. Sanırsınız ki tatile gidiyoruz . Hepberaber kanoları ve deniz bisikletlerini kullandık. Hatta gölün ortasında hepsinin birbirine bağlayıp gitmeye çalıştık. Gayet güzeldi ...
Herşey güzeldi fakat artık sona doğru yaklaşıyorduk. Son gece için bir barbekü partisi organize edilmişti. Kaldığımız yerin önünde büyük bir ekrana tüm projenin fotoğrafları yansıtılmış, bir yandan şarkılar çalıyor ve bir yandan da barbekü ! 
Son gecenin hatrına herkes kendi dilinden şarkıları açıp oynuyor, diğerleri de eşlik ediyordu. E herkes açar da biz açmaz mıyız ? :) Ortak kararımız olan ‘’Ankaran’nın bağları’’ şarkısıyla tüm katılımcıları sahneye çıkarıp Ankara havası oynattık. O kadar güzeldi ki tahmin edebiliyorsunuzdur. Düşünsenize Romenler, İtalyanlar ve Polonyalılarla beraber Ankara havası oynuyoruz :P Gerçekten süperdi ....
AYRILIK VAKTİ !
Açıklama: :)Açıklama: :)Açıklama: :)Sabaha karşı saat 05.00 da gidecektik. Gitmeden herkes birbiri ile vedalaşıyordu. En zoru da Şükran ve Dominika ile vedalaşmaktı. Şükran’a bendeki Türk bayrağını hediye ettik. Bakıp bakıp bizi hatırlarsın dedik :) Aslında hediye almaktı amacımız ama organize olamamıştık. Ama o bile yetti Şükran’a. Ayrılığımız gerçekten zor oldu. Şükran’dan ayrıldıktan sonra bizi götürecek otobüse bindik. Orda da en son Polonyalı katılımcılarla ve Daniel ile vedalaştık. Dominika bizim için gerçekten ayrıcalıklı bir katılımcıydı. Nevzat abi ona kaptan şapkasını bende bilekliğimi hediye ettim :) Biz ayrılırken ağlıyordu bizde onu teselli etmeye çalışıyorduk. Ayrılığımız gerçekten zor oldu.
Ve bir projenin sonunu daha geldik. Teşekkür edilmesi gereken o kadar insan var ki. Bize her konuda yardımcı olan her şeyimize yardım eden güler yüzlü Şükran namı diğer Şüko teşekkürler :) Bizi bu projeye kabul gören, bizimle ilgilenen Şefik Emre Coşku, Serkan Uzmen ve Muratcan Karagöz ‘e teşekkürler :) Her sorunumuzla ilgilenen bizi hiç yalnız bırakmayan başkanımız lideridimiz abimiz Nevzat Kılıç’a teşekkürler :)Tüm katılımcı arkadaşlarıma, Türk grubumuza, Dominika’ya, Daniel ‘e binlerce kez teşekkürler :)
VE en son TEŞEKKÜRLER TREX bize bu tecrübeyi yaşattığınız için !!! :)
Edit by Nevzat kılıç : http://www.youtube.com/watch?v=9ae8riEfOKs

2013- Adnan Deniz Kayatepe




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder