Pazar
günlerinize yeni bir alışkanlık eklemeye hazır mısınız?
Bundan böyle her ayın ilk Pazar günü upuzun kahvaltı keyiflerinize,
gazete film ve kahve alışkanlığınıza “TREX EVS ile Pazar Keyfi”ni de
ekleyin. Bu Pazar Keyfi sizleri hayallere düşürecek, planlar
yaptırtacak ve en önemlisi sizleri eyleme geçirtecek.”
Nereden çıktı şimdi bu diyenler için hemen anlatalım.Mail kutularımıza, her gün birbirinden farklı sorular düşüyor. Kimi
zaman soruların muhatabı biz olmuyoruz. Düşündük ki, soruların muhatabı
olanları her neredeyseler bulalım, oturtalım karşımıza tek tek soralım
soruların(m)ızı:) Ve ilkiyle sizlere "Merhaba"
demekten büyük mutluluk duyuyoruz.
Röportaj teklifimizi kırmayarak kabul eden Aykut
– Yunus kuzenlere teşekkürlerimizi gönderiyoruz. Keyifli bir sohbet oldu
bizim için… Umuyoruz ki sizler de beğenir bundan sonraki röportajlarımızı
keyifle takip edersiniz.
“Romanya’da "Team for Youth Association" adlı kuruluşta uzun dönem EVS yapan Yunus Kayan, Aykut Gülşen sizler için
anlattı: EVS süreci nasıl başladı, EVS sırasında nelerle karşılaştılar, avantajları,
dezavantajları nelerdi ve gelecek gönüllülere tavsiyeleri nelerdir?”
·
Bize biraz
kendinizden bahseder misiniz? Kimsiniz, ne yapar ne edersiniz?
Yunus: Ben Yunus Kayan, İstanbul Teknik Üniversitesi
Maden Mühendisliği mezunuyum. Okul bittikten sonra askerde nöbetteyken bir
arkadaşımla sohbet ediyorduk. Bana hiç para vermeden, gönüllü projelere dâhil
olarak Avrupa’da istediğim bir ülkeye gidebileceğimi anlattı. Ben başta
inanmadım, ”olur mu öyle şey?” deyip üzerinden geçtim gittim.
Askerden sonra Japonya’ya dil okuluna gittim. Depremin olduğu
sırada oradaydım. Bir panik telaş güneye kaçtık. Daha sonra ailem dönmemi
isteyince okulu yarıda bırakıp döndüm.
Dönünce Aykut “EVS” diye bir şey var, çok da güzel acaba biz de mi
başvursak?” deyince nöbette arkadaşımın anlattıkları aklıma geldi ve
Aykut’a “Gaziantep’te bu işlerle ilgilenen arkadaşım var görüş, yardımcı olur.”
deyip ben aradan çekildim. Sonra Aykut bir proje bularak EVS yapmaya
başladı, ardından ben de Romanya’ya gittim.
Aykut: Adım Aykut Gülşen. Yunus’un kuzeniyim.
Yunus’tan iki ay önce Romanya’ya 8 aylık bir proje için gittim. Daha çok
Almanya’da EVS yapmak istiyordum, ısrar ettim Almanya olsun diye, hatta bir
kuruluş buldum. Koordinatörüyle görüştüm, kendisi Türk’tü. Bana “Tamam, ilanlar
çıksın, başvurular açılsın sen aklımdasın, kolaylık sağlayacağım.” dedi. Daha
sonra ben gönderen kuruluşla irtibata geçtim Almanya’da kuruluş bulduğumu
anlattım. Onlar da “tamam biz ilgilenelim” dediler, üzerinden 3 ay geçti
arayan, dönen olmadı. Sonra iletişimde olduğum kuruluşta çalışan kadınla bir
daha hiç görüşemedik. Almanya projesinin üzerinden 4-5 ay geçti. Daha sonra
bana “Romanya’da proje var gider misin?” dediler, oturmaktan çok sıkılmıştım.
Ben de olur, neresi olursa olsun giderim dedim. Zaten ya Romanya’ya gidecektim
ya çalışacaktım. Romanya’ya gitmeyi tercih ettim.
- Merak ettiğimiz ilk soru aslında şu: AGH’yi nereden
duydunuz, nasıl böyle bir serüvene girdiniz? Nasıl başladı AGH
yolculuğunuz?
Aykut: Ben iki yıl kadar bir yerde
çalışmıştım. Sonra işten çıktım, internetten yurtdışına gitmenin yollarını
araştırıyordum. Her türlü olanakları gözden geçirdim. Ya okuyarak gidecektim,
ya da kendi imkânlarımı kullanarak bir şeyler yapacaktım. Araştırma
sırasında AGH ile karşılaştırdım. Daha ayrıntılı araştırmaya başladım. AGH
yapanlarla konuştum. Gidip gelenlerin çok güzel paylaşımlarda bulunduğunu
gördüm. Sonra kuzenime anlattım. “Benim askerlik arkadaşım, Antep’te ki
kuruluşun başkanı telefon numarasını vereyim sen ara konuş.”dedi. Ben aradım bu
kuruluşu benimle çok ilgilendiler, birkaç defa G.Antep’e gittim, projeden önce
iki gün boyunca dernekte ayrılış öncesi eğitimi verdiler. O zamanlar Burak
Baydar dernek koordinatörüydü, şimdi derneğin başkanı oldu sağ olsun çok
yardımcı oldu bize.
- Almanya ile görüştüğün
sırada İzmir’de gönderici kuruluşun var mıydı?
Aykut: Beni Romanya’ya gönderen gönderici kuruluşum Gaziantep Gençlik ve Kültür Derneğiydi. İlk önce İzmir’de Bornova Belediyesi’ne gittim, “ben AGH’yi
araştırdım, bir projeye gitmek istiyorum” dedim onlar da bana bir kart
verdiler, araştır bak gel diye. Ama ben zaten araştırmıştım, neyin ne olduğunu
biliyordum. Gidenlerin yorumlarını okuyor, forumları takip ediyordum. Açıkçası
benimle pek ilgilenmediler. Sonra G.Antep’teki kuruluşla bağlantıya geçtim
onlar daha çok ilgilendiler. Romanya’daki projeyi de onlar bulmuştu bana.
“Proje var Romanya’da gider misin?” dediler. Ben de tamam giderim dedim. İyi ki
gitmişim Romanya’ya.
- Yunus, Aykut bir nevi seni AGH’nin içine çekmiş, AGH
yapmak gibi bir planın var mıydı daha önceden?
Aykut: Evet, öyle oldu gibi, Ben gittim, “EVS çok harika bir şey
düşünürsen sen de gel” dedim. Sonra Yunus başvurdu, onu da kabul ettiler.
Yunus: Tesadüf oldu gerçekten, ben şu şehir olsun demedim. Neresi
olursa giderim dedim. Şehir ve organizasyon tamamen aynı olması tesadüf oldu
bizim için.
- Projenizden bahseder
misiniz bize? Çalışma koşullarınız nasıldı?
Aykut: Benim projemin hedef kitlesi çocuklardı, haftada iki gün
yetimhaneye gidiyordum. Onun dışında genel de ofisteydik. 11.00 -17.00 arası
ofiste etkinliklere katılıyorduk. Küçük bir şehir olmasına rağmen çok fazla
sosyal aktivite oluyordu. Sokakta bisiklet turu, halkı bilinçlendirmeye yönelik
etkinlikler… 150 bin nüfuslu bir şehirde yaşıyorduk. Toplum çok bilinçliydi ve
halkı bilinçlendirmek için çok aktif çalışıyorlardı ve ben aynı aktifliği
İzmir’de hiç görmedim.
Yunus: Çok fazla gençlik derneği vardı. Sürekli aktivite
yapıyorlardı. Yaşadığımız şehir olan, Baia Mare şehri son derece etkindi.
- Gönüllüler
ne gibi faaliyetler gerçekleştiriyordu. Derneğin faaliyet alanı neydi?
Gençlik aktiviteleri yapıyorlardı. Aslında birçok kitleye ulaşmaya
çalışıyorlardı ve yereldeki insanlarda gönüllülük yapmaya geliyordu. Bize
hatta Romence dersini birebir yerelde yaşayan arkadaşlarımız veriyordu.
- Peki, tamam her şey çok güzel. EVS harika bir şey! Hiç mi
zorluklarla karşılaşmadınız? Bize biraz EVS’in görünmeyen yüzünü de
anlatır mısınız?
Aykut: Başta çok heyecanlı ve endişeliydim. Oraya gidince çok
sıcak karşılandım. Ev sahibi kuruluşumuz mükemmeldi. Gittiğimiz eğitimlerde de
bunu gördük zaten, varış sonrası eğitimi (on-arrival), ara değerlendirme
toplantısı (mid-term) gibi. Diğer ülkelerden Romanya’da başka kuruluşlara gelen
gönüllüler kendi projelerinden çok dert yanıyordu. Kimisinin mutfağı yok,
bazısının tuvaleti evinin dışında, sıcak su yok, internet sorun. Onların
anlattıklarını dinleyince biz kendimizi cennette hissettik J
Yunus: Bu gönüllüler başka şehirlerden geliyorlardı. Gönüllü,
“mentorumu bile tanımıyorum.” diyordu ya da mentorları ile ortak dil sıkıntısı
yaşamaktaydılar. Bizim kuruluş bu açılardan çok iyiydi.
Biz bunları duyunca düşündük ki: Evimiz var, bir dediğimizi iki
etmiyorlar. Bir sorun olduğunda söylüyoruz hemen halletmeye çalışıyorlar. Zaten
derneğin 3 idari işler sorumlusu vardı ve bu kişiler ile ilişkilerimiz çok
iyiydi. Diğer gönüllülerle karşılaştırınca ne kadar şanslı olduğumuzu
düşündük.
Aykut: Hatta son gün ayrılacağız artık, kur farkından dolayı kalan
paramızın farkını bile verdiler.
- Dil öğrenebildiniz mi?
Aykut: Benim İngilizcem berbattı, hiç bir şey anlamıyordum,
konuşamıyordum. Hatta varış sonrası eğitiminde elimde sözlük, eğitmen ne derse
açıp bakıyordum. Yanımda benden daha beter bir arkadaş daha vardı, kendisi
Çorum’dandı. Benim İngilizcem daha iyi, anlatayım diye benim yanıma vermişlerdi
onun çevirilerini de ben yapıyordum anlayım mı anlatayım mı derken zorlandım
fakat İngilizceyi bir iki ayda hallettim. Romence’m de şu an başlangıç
düzeyinde. Derdimi anlatabiliyorum, sokağa çıktığımda “o nerde bu nerde nasıl
gidebilirim, şunu bunu istiyorum “ diyebiliyorum ve hala yapabiliyorum. Şimdi
internet üzerinden arkadaşlarımla görüşmeye devam ediyorum.
Yunus: Aykut’taki değişimi ben de fark ettim. İngilizcesi
gerçekten çok iyi gelişti. Benim zaten çok iyiydi ama Aykut son zamanlarda
herkesle çok iyi iletişime geçebiliyordu. Tamam, kompozisyon yazamaz belki ama
konuşması çok rahatlamıştı.
- Sosyal hayat ve aktiviteleriniz nasıldı, seyahat
edebildiniz mi, nereleri gezebildiniz?
Yunus: Romanya, Schengen ülkesi olmadığı için başka ülkelere
gidemedik ama ülke içinde çok fazla gezdik, 8 saatlik bir otostop anımız bile
var. 4 kişi yola çıktık, farklı farklı araçlarla gidip, gideceğimiz yerde
buluştuk.
Aykut: Romanya’da otostop ile seyahat etmek çok yaygın. 7’sinden
70’ine herkes otostop çekerek ulaşıyor gideceği yere.
- Diğer ülkelerden gönüllülerle bir arada yaşamak sizin
için ne kadar avantajlı oldu?
Yunus: O benim için çok avantajlı oldu. İtalyan, Fransız, Makedon,
Litvanyalı ve ben 5 kişi yaşadık. Hepsi birbirinden farklıydı. İtalyan çok
garip birisiydi, Litvanyalı çok soğukkanlıydı, Makedonyalı çok cana yakındı,
birbirimizi çok seviyorduk. Makedonya’da Türkleri çok severlermiş.
Yunanistan’la ilgili bir muhabbet açıldığında ve Yunanistanı ve Yunanları biraz
yerdiğin zaman, hemen kardeş gibi oluyorsun Makedonlarla.
“ EVS Fest” düzenlendi ve herkes kendi ülkesinin yemeklerini
yaptı. Biz köfte, ayran ve irmik helvası yaptık. Çok beğendiler ve ilk bizim
yemekleri bitirdiler. Diğer gönüllü arkadaşlara Türk gecesi yaptık, Aykut proje
sırasında bir kere Türkiye’ye gitti geldi. Gelirken rakı getirmiş, kısır
yaptık, çiğköfteler yaptık. Gönüllülerden biri, çok kaçırmış çiğköfteyi,
ertesi gün çok fena oldu, acı dokundu sanırım, hastaneye kaldırdık, birkaç saat
orada kaldı ama hastane çıkışı bile, hala yemeklerimizin tadından bahsediyordu…
- AGH hayatınızı nasıl değiştirdi, öncesi sonrası diye
değerlendirdiğinizde nelerle karşılaşıyorsunuz?
Yunus: Ohh çok zor bir soru oldu bu :)
Aykut: Türk aile yapısında gençleri şöyle yetiştiriyorlar, “Bir
yere gitme, otur oturduğun yerde Ankara’ya gitsen aman ne yapacaksın orada,
nerede kalacaksın.” Avrupa da öyle bir yetiştirilme tarzı yok, gençler alıyor
çantasını istediği yere gidiyor. Korku yok. Hatta otostopla Polonya’dan
Romanya’ya gidip gelenler var. Başka bir örnek, parkta oynayan çocuk, düşüyor,
annesi kaldırmıyor, kendisi kalksın ayaklarının üzerinde dursun diyor. Bu
aradaki farkı anlamamı sağlayan en önemli etken EVS’tir.
· Yunus, sen
Japonya’ya da gitmişsin? Senin için nasıl bir tecrübe Türkiye Japonya Romanya
arasında bir bağ kurmak?
Yunus: Japonya’da deprem olduğu sırada ben dil okulundaydım son iki haftam
kalmıştı, okulumu bitireceğim, sınava gireceğim, diplomamı alacağım geri
döneceğim. İşte bu deprem bir patladı, okul, diploma her şey yalan oldu.
Arkadaşımla daha güneye gittik, radyasyondan kaçmak için. Romanya’dayken
okuluma mesaj attım ben gelsem, sertifikamı alsam olur mu diye, onlar da tamam
gel deyince sertifikamı alıp geri döndüm. Sonra Romanya’da Japonca derslerine
başladım, yerelde yaşayan halka Japonca dersi verdim hafta da iki kere.
Edindiğim tecrübeyi böylelikle bir araya getirmiş oldum.
- Gelecek EVS
gönüllülerine Tavsiyeleriniz neler?
Aykut: Hayatımın en güzel zamanlarını geçirdim EVS ile. Herkese
tavsiye ederim. Ama gitmeden önce gidecekleri yerleri çok iyi araştırsınlar,
kuruluş en önemli etken. Ülke diye tutturmaya gerek yok bence. Almanya’ya,
İtalya’ya gideceğiz diye ısrarcı davranıp o ülkenin ücra bölgelerinde
hizmetlerini yapabilirler…
Yunus: “Romanya ‘mı offf Romanya da neymiş Çingene onlar…”diye önyargı
ile yaklaşmamaları gerekir. Küçümsenmeyecek bir ülke olduğunu gördük biz orada.
Dezavantajı ise Schengen ülkesi olmadığı için başka ülkeleri gezemedik.
Bunu da çok iyi araştırmak gerekir.
- Bundan sonrası için ne
planlıyorsunuz?
Aykut: Benim planım bir şekilde Romanya’ya geri dönmek. Çünkü şunu fark
ettim; Romanya’da ticareti çok iyi bilmiyorlar rekabet yok, saat 5’ten sonra
her yeri kapatıyorlar, servis çok kötü, sizle hiç kimse ilgilenmiyor, sipariş
alsın diye yarım saat bekliyorsun. Romanya’da gıda sektöründe ticaret yapmayı
düşünüyorum. Pastane, simit sarayı tarzında olabilir. Ya da yüksek lisans
aracılığıyla gideceğim. 5000 € veren herkes orada bir okula giriyor. Hedef
RomanyaJ
Yunus: Ben Romanya’ya gitmeden önce Japonya’ya gittiğimde
Türkiye’yi beğenmeme başladım. Şaka bir yana benim farklı bir Japon kültürüne
ilgim vardı. Şimdi hayalim Japonya’da yaşamak, oraya gidip orada yaşamanın
hayalini kuruyorum. Arkadaşlarımla hala görüşüyorum. Bu hayalim gerçekleşinceye
kadar gençlik çalışmalarına, proje yazılımlarına yoğunlaştım.
Bu paha
biçilmez deneyim, hayatımın geri kalanı için bana çok farklı bakış açıları
kazandırırken, birçok farklı kapıyı açmak ya da zorlamak için bana büyük bir
cesaret verdi. Tüm gençlere şiddetle tavsiye eder, bu zor yolda kolaylıklar
dileriz :)"
Sizlere
bu röportajı hazırlarken her aşamasında desteklerini esirgemeyen Ergün Issız’a
da sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz...
peki romanya'da nerede kaldınız?kalacak yeri nasıl ayarladınız?bu konuda da bilgi verirmisiniz?
YanıtlaSilhost organizasyonumuzun, gelen gönüllüler için tuttuğu 3 tane apartman dairesi vardı. gönüllüler gelmeden önce, hangi evde hangi odada kalacagını ayarlıyorlardı. gönüllüyü havaalanında karşılayıp kalacagı yere götürüp yerleştiriyorlardı. ben büyük bir evde farklı ülkelerden 4 kişiyle kaldım, kendime ait odam vardı. aykut da diğer evlerden birinde kendine ait odasında kaldı. aynı ülkeden olanları farklı evlere yerleştirmeye özen gösterdiler.
SilBen gitmeden önce kuruluşta çalışanlarla irtibata geçip kalacak yerler hakkında bilgi aldım. Sıcak su, internet hatta kimlerle kalacağım konusunda kafama takılan sorular vardı. Hepsini ev sahibi kuruluştaki arkadaşlara sordum. Gittiğimde verilen sözlerin hepsi tutulmuştu. Ev 2 oda 1 salon kombi, internet herşey vardı. Ufak tefek eksiklerde ev sahibi kuruluşa söylediğimizde ya kendileri karşıladılar yada bizim seçimimize bırakarak sonradan parasını verdiler. Gitmeyi düşünen arkadaşlara tavsiyem gitmeden önce gideceği yeri, ev sahibi kuruluşu, kalınacak yeri iyi araştırsınlar. Mümkünse ev sahibi kuruluştaki kişilerle iletişime geçip bilgi alsınlar hatta orada gönüllülük yapan veya yapmış kişilerle irtibata geçebilirlerse çok daha iyi olur. Kafanızda şu olabilir; ben nasılsa Almanya,İtalya,İspanya vb. bir ülkeye gideceğim bir problem olmaz diye düşünmeyin. Şehir merkezinden uzak bir yerde kalabilirsiniz. Ulaşım, istediğinizi bulma( yiyecek, içecek gibi) gibi sorunlarla karşılaşabilirsiniz. En iyisi gitmeden önce kalacağınız yeri iyi araştırmak ki sonradan üzülmeyesiniz...
YanıtlaSilVize sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?
YanıtlaSil