14 Temmuz 2013 Pazar

Pazar Keyfi Röportajlarımız Devam Ediyor...

Merhaba sevgili okurlar, bu hafta yine yeni bir röportajla karşınızdayız; bu sefer tek parça halinde;) İpek şu an İspanya’da yaşıyor, eski bir AGH gönüllüsü,  neden İspanya’da yaşadığı hakkında detay vermeyeyim, aşağıdaki satırlarda cevabı bulacaksınız zaten:)  İyi pazarlar herkese…







TREX : Merhaba İpek , önce kendini tanıtmak ister misin okuyucularımıza?

İpek: Ben İpek Güler Caamano; 27 yaşındayım, Adana doğumluyum. Şu an İspanya’da bio istatistik yüksek lisansı yaptıktan sonra bir bio istatistik firmasında çalışıyor; aynı zamanda yarı-profesyonel modern dans yapıyorum. İspanya’daki kaderimi AGH yazdı diyebilirim; onu biliyorsun zaten. İspanya hayallerimin ta kendisiydi, AGH ile geldim, aşık oldum, evlendim ve şu an buradayım. Genel olarak dans etmek ve çalışmak dışında tabii ki bir sonraki tutkum seyahat etmek. Her ne kadar şu an durulmuş olsam da…


TREX: Evet ben az buçuk biliyorum ama okuyucularımız bilmiyor o yüzden o kısmı en başa sarıyoruz; AGH’yi nereden duydun , nasıl girdi hayatına?

İpek: Ankara`da üniversite eğitimim sırasında İspanyolca’ya merak salmış, bir kursa başlamıştım. Sonra, hiç pratik yapamamaktan ve konuşamamaktan bunalmış ve üniversiteyi bitirince İspanya’ya gitmeyi kafama koymuştum. Dil okulları çok pahalıydı, üstelik uzun sure kalmak istiyordum. Bir arkadaşım bana Avrupa Gönüllü Hizmetinden bahsetti, açıkçası hiç  bir şey anlamamıştım. Nasıl başvurulur? Ne projesi? Nasıl katılacağım? Karşıma Ulusal Ajansın Ankara’da düzenledigi AGH semineri duyurusu çıkınca hemen başvurdum ve bütün sorularım cevaplandı.

 TREX: Peki bunlar kaç senesinde oluyor?

 İpek: 2009 :)
 TREX: Seminerden sonra ne oldu? Kendine proje bulman kolay oldu mu?

 İpek: İste o noktada cok şanslı olduğum kesin, bence kader ağlarını örmeye başlamıştı:) Ben sadece ülkeye odaklı olup ne olursa yaparım demedim, zaten bu çok yanlış. Seveceğim ve yapabileceğime inandığım bir projeye başvurdum. Şansım da burada devreye girdi ve karşıma tam da o sırada gönüllü arayan bir kültür sanat projesi çıktı.. Hem bu konuda deneyimliydim hem de çoçuklarla çalışmak için can atıyordum.






TREX: Ne kadar sürdü? Yani projeni bulman ve kabul alman?

İpek: Seminerden sonra 1-2 ay içerisinde oldu, dediğim gibi tam o sırada gönüllü aradıkları için kabul almam da 1 hafta sürdü sadece. İlk ön-kabul aldım sonra telefonla aradılar.

TREX: O zaman gerçekten Şanslısın; çabuk proje bulmuş ve çabuk kabul almışsın:)


İpek: Kesinlikle, bir kere tam araştırırken o sırada gönüllü arayan projelere denk gelmem bile bir şans. Biliyorum normalde aylar aylar sonra şu an gönüllü arıyoruz ilgilenir misiniz seklinde mesajlar da gelebiliyor.

TREX: Sonra vize sürecin nasıl geçti, projen ne zaman başladı ?

İpek: İşte benim çilem de burada başlıyor, kabul alma sürecim çok sıkıntısız olunca, mutlaka bir yerde sıkıntı yaşamalıydım ki AGH deneyimim benim için daha bir değerli olsun:) İspanya vize surecinde en çok problem çıkaran ülke. Tam 3 ay bekledim!

Artik umudum kalmamıştı ki ev sahibi kuruluşumdan (ta İspanya’dan) mentorum aradı. "İpek sonunda bütün ısrarlarımla aldık vizeyi" dedi:) Dolayısıyla projeme 1 ay geç başladim, 2009 kasım ayında, ev sahibi kuruluşum bunun için 1 ay uzattı  projemi ki tam 9 ay calışabileyim



TREX: O zaman biraz projenden ve İspanya’daki o 9 ayından bahseder misin bize?

İpek: Projem, çocukların okuldan sonra geldikleri bir kültür ve sanat merkezindeydi. İlk görevimiz oyun odasında çocuklarla ilgilenmekti bunun yani sıra her gönüllü kendine özgü bir proje gerçekleştirecekti. Ben daha gitmeden projemi hazırlamıştım, deneyimlerime dayanarak çocuklara tiyatro ve dans dersleri verecektim. Bir ay sonra, dile ve çocuklara iyice adapte olduktan hemen sonra kendi projeme başladım. Çocuklarla beraber iki müzikal hazırladık ve sergiledik. Onları sahne arkasından izlemek, heyecanlarını paylaşmak müthiş bir deneyimdi! Projem gerçekten neredeyse sorunsuz ve mükemmel geçti diyebilirim. Tabii ki küçük sıkıntılar, zorluklar oldu. Ama hepsini hesaplayarak gelmiştim buraya zaten:)

TREX: Peki projen bitti ve döndün mü ? Hikayenin ilginçleşen kısmı ne zaman gelecek?


İpek:  Projem biter bitmez önce dönmek zorunda kaldım tabi ki çünkü İspanya’da kalma iznim bitmişti. Ama projem sırasında kader ağlarını ördü, aşık oldum ve güzel bir ilişkim oldu. Dolayısıyla arkamda birini bıraktığım için çok üzülüyordum. Sonra O Türkiye’ye geldi hemen arkamdan:=) Evlenme teklif etti. Her şey çok hızlı gelişti, evlendik ve ben tekrar yasadığım yere döndüm. Şimdi 2 sene oluyor tabi, hem evlendim hem de master diplomamı alıp çalışmaya başladım burada, yani hayatımı kurdum bile artik . Tabii geleceğin ne getireceği belli olmuyor, bizzat yasayarak öğrendim ama şimdilik AGH ile geldiğim yerde bambaşka bir hayatım var:)


TREX: Şimdi o bambaşka olan hayatından bahsetmek ister misin bize? Merak ettim:) Eminim okuyucularımız da merak ediyorlardır.

İpek:  Öncelikle, AGH ile geldiğimde her şeye çok daha farklı bir açıdan bakıyordum, kısıtlı zamanımı en iyi şekilde değerlendirmek, sanki yarın her şey bitecek ve ben hiç bir şey deneyimleyemeyeceğim gibi yaşamak gerekiyordu. Simdi düzenli bir hayatim var ve yarın da burada olacağımı biliyorum. O yüzden bakış açısı farklı oluyor, "ben artik buradayım" diyorsun. Türkiye’dekinden zaten farklı bir hayatin oluyor. Çünkü her şey yeni, her şey değişik, sen de burada hayatını kurmak istiyorsan ayak uydurmalısın:) Ben İspanya’yi, kültürünü, insanlarını, iş hayatındaki informal ama ayni zamanda karşılıklı saygı duyulan ortamı çok seviyorum. Sürekli bir "fiesta" ortaminda yaşamak güzel ve eğlenceli:) Fakat yine gülün dikenine gelirsek, ailemi, arkadaşlarımı çok ama çok özlüyorum. Bazen bu mzlem katlanılmaz oluyor. Melankolik oluyorum, sonra toparlanıyorum:=)




TREX:  Mutlaka zor yanları olmalı onu kabul ediyoruz tabii ki , diğer yandan iki farklı kültürün bir arada yaşama hali var aynı ev içinde , mutlaka değişik anlar, komik ilginç enstantaneler vardır bizimle paylaşmak istediğin ?

İpek: İki farklı kültürün ve dilin ayni evde yaşaması hem de karı-koca olarak kulağa zor geliyor önce:) Ama biz Borja’yla güzel bir ortak noktada buluştuk galiba, o Türkleşti ben İspanyollaştım. Onun dışında mesela kocanızla oturup Cem Yılmaz izlemek istiyorsunuz, olmuyor:) Başka bir sıkıntı yok:) Komik enstantaneleri her gün yaşıyoruz diyebilirim, Borja’ nın Türkçe konuşmasıyla benim de bazen İspanyolca’ya yeni kelimeler katma çabalarımla:) Kardeşimin bize enstantane yaratma çabalarını da göz ardı etmemek lazım, Borja’ya maço bir Türk erkek nasıl olur öğretiyor, ama Borja’da komik duruyor tabii, başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim:)


TREX:  Bence başarılı olamamış olması güzel haber değil mi? O zaman size ömür boyu eğlenceli mutlu yıllar dileyerekten AGH deneyimine dönüyorum. Klasik bir soru ama olmazsa olmaz da bir yandan;  AGH yapmak isteyen gençlere mutlaka vermek istediğin tavsiyeler vardır?

İpek: Evet:) Daha önce de söylediğim gibi birincisi ve en önemlisi, gidecekleri ülkeye ve yeni bir maceranın heyecanına kapılıp proje seçiminde yanlışlık yapmasınlar, maalesef alışamayan, yapamayan bir çok insan oldu. Öncelikle başvuracağınız projenin ayrıntılarını, incelemelerini tavsiye ediyorum, Avrupa Komisyonu’nun veri tabanında (http://ec.europa.eu/youth/evs/aod/hei_en.cfm)  mevcut hepsi. Bir de mutlaka ev sahibi kurulusuyla iletişime geçmeliler. Daha sonra projeye bir kere başladıktan sonra küçük sorunları görmezden gelip, tabii ki maceranın tadını çıkarmalarını tavsiye ediyorum, her küçük sıkıntının arkasından, büyük bir deneyim ve güzel bir macerayı tamamlayacak mükemmel anılar geliyor. Yeter ki bunları aklımızdan çıkarmayalım:)




TREX: Hadi son bir soru daha sana, söylemezsem çatlarım dediğin bir şey var mı?

İpek: Hmmmm bilmem:)) Buradan AGH yaş sınırını geçmemiş herkese sesleniyorum o zaman bu fırsatı kaçırmayın, zincirlerinizi kırın ve AGH yapın!!:)))))

TREX: Facebooktan takip ettiğim kadarı ile biliyorum orada da bir şeyler yaptığınızı; ülkemizde olanlar hakkında ne düşünüyorsun? Oradakilerin tepkisi nasıldı eşinin mesela?

İpek: Biz 26 Mayısta tatil için Türkiye’ye geldik ve geldiğimizin ertesi günü olaylar başladı. Dolayısıyla eşim de bende bizzat içinde şahit olduk her şeye Adana’da ve Ankara’da eylemlere katildik Borja zaten Türkiye’nin gündemi ile yakından ilgileniyordu O da bizimle sokaklarda bağırdı:)) Döndüğümüzde de burada bir şeyler yapmaya çalıştık sokakta küçük bir fotoğraf sergisi düzenledik sonra röportaj yaptılar İspanyol tv’sinde. Kısacasi eşim de ben de olaylarla yakından ilgiliyiz eylemlere destek veriyoruz tüm kalbimizle;  bir de şunu söylemek istiyorum çok önemli;

Eskiden ülkemde olup bitenler yüzünden çok umutsuzdum simdi burada bir gün istersem döneceğim güzel insanlarla dolu bir ülke var bunu gördüm ve daha rahatım ve umutluyum su an:)




TREX: Paylaştıkların çok teşekkür ederiz İpek.


Büşra Güder, Temmuz 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder