12 Aralık 2012 Çarşamba

Renk Renk Pasaportlar ve Bir AGH(EVS)’cinin Çilesi


Renk Renk Pasaportlar ve Bir AGH(EVS)’cinin Çilesi

-          Abi seneye okulu bitirince ne yapıyorsun?
-          İsveç’ten yüksek lisansa kabul aldım, oraya gideceğim.
-          Ya aslında Fransa’da AGH( EVS) projesine gönüllü arıyoruz düşünür müsün?
-          E çok iyiymiş tamam yaz beni. Ama AGH (EVS) ne ola ki?




EVS ile tanışmanın doğru yolu tabii ki bu değil. Ama alnınızda ihtimallerden bir çelenkle küçük bir zaman diliminde karar vermeniz gerektiğinde,-satranç oyuncularının sıkça başvurduğu bir yöntem olarak- önce oynayıp sonra düşünmek oldukça kullanışlı bir seçenek. Ben de tam olarak öyle yaptım.

Projemden Fransa’da yaşama, dilden kültüre her konuda tespitlerim ve tecrübelerim var elbet, fakat Fransız bürokrasisiyle yaşadığımız maceranın gelecekteki EVS’çiler için aydınlatıcı olacağına inanıyorum.

Projeye başlamadan önce, ailemin devlet memuru olmasından ötürü yeşil (hususi) pasaportum vardı. Hatta bu pasaportun nimetlerinden yararlanırım umuduyla okuldan da mezun olmadım. Daha önceki AGH (EVS) gönüllülerinin de farklı ülkelerde yeşil pasaportla vize ve oturma izni almış olması da hem ben hem Trex için yeterli kanıttı. Nitekim mevcut pasaportumla İstanbul’daki Fransız Başkonsolosluğu’na başvurumu yaptım. Pasaportumu aldılar, başvurumun sorunsuz şekilde işleme alındığını söylediler. Ta ki…

Verdikleri tarihte pasaportumu almaya gittim, ve pasaportumu 3 aylık vize üzerine basılmış bir iptal damgasıyla geri aldım. Dahası konsolosluk görevlisi “Kusura bakmayın olmuyormuş böyle.” derken hiç de sıkılmışa benzemiyordu. Doğru ya, başvurmadan önce en ince ayrıntısına kadar biliyor olmam gerekirdi, densizlik işte benimkisi. Çözüm olarak pasaportumu bordo (umuma mahsus) pasaportla değiştirmemi önerdiler. Tam da pasaportların basımıyla ilgili pürüzün çıktığı dönemde! Benimse Fransa’daki formasyonumun başlamasına 10 gün kadar vardı. Fransa’ya turist olarak girip, çözümü burada aramaya karar verdim.



Tabii ki gerginlik daha ilk pasaport kontrolünde başladı. Normalde Fransa’ya girişte hiçbir vizeye ihtiyaç duymayan bir pasaportun üzerinde vize vardı, hem de iptal edilmişinden! Kontrol memuru 5 dakika kadar kurcaladıktan sonra –muhtemelen ileri bir tarihte tanrısından bunun karşılığını almak umuduyla- pasaportuma giriş damgasını vurdu. Yüzündeki “Daver, al bakayım, bak seni kayırıyorum” ifadesi tabii ki sinir bozucuydu, ama en önemli bölümü kazasız geçmenin huzuru paha biçilmez.

Yerleşik düzene geçtikten sonra oturma iznine başvurdum. Aslında ilk planım telefonla bilgi almaktı, ama yaklaşık iki saat çabaladıktan sonra bağlandığım operatöre “Oturma İzni Birimi’yle konuşmak istiyorum” dediğimde cevap  “Biz de onlarla konuşmak istiyoruz ama olmuyor” oldu. Başvuruyu kabul etmek sanırım Fransız nezaket kuralı. Fakat bu seferki memur biraz daha bilinçliydi, “Bu pasaportu hayatımda ilk kez görüyorum, Paris’e soracağım, sizi telefonla bilgilendireceğim” gibi makul bir yanıt verdi. Nitekim bir hafta sonra da Türkiye’ye gidip pasaportumu değiştirmem gerektiğini bildirdi, sağ olsun.

Türkiye’ye dönüp pasaportumu uslu uslu değiştirdim. Tabii ki pasaport memurunun “ Yahu sen bunu niye orada değiştirmedin?” sorusunu duymamazlıktan geldim. Bunca atraksiyondan sonra, en kısa yolun en kesin yol olduğundan eminim. Sonrasında tekrar Fransız Başkonsolosluğu’nun yolunu tuttum. Önceki sefer AGH gönüllüsü olduğum için ücret ödemediğim vizeye bu sefer yüksek sesli tartışmalar eşliğinde 100€ ödedim. Fakat güzel yanı, parasını verince 1 saat sonra pasaportunuzu vizesiyle birlikte alıyorsunuz. Tabii ki uçak biletleri, pasaport değiştirme masrafı ve vizeyi topladığınızda 400€ gibi sevimli bir sonuç çıkıyor karşınıza.



İşte bu noktada hem Trex-EVS’li olmanın hem de ICE-FR gibi gerçekten profesyonel bir eşgüdüm kurumuna sahip olmanın avantajını yaşadım. Tüm masraflarım bu iki kurum tarafından karşılandı. (Projemin 15 km2 çevresinde aldığım çeki bozdurabileceğim bir banka yok, o ayrı) Tabii ki ben de bu iyi niyeti suistimal etmemek adına olabilecek en ucuz şekilde seyahat ettim, yaptığım öteki küçük harcamaları bahse konu etmedim.

Sonuç olarak, eğer Fransa’da AGH (EVS) yapacaksanız, ve hali hazırda yeşil pasaportunuz varsa, değiştirin. AGH (EVS) bütçeniz zaten bu pasaport harcamanızı karşılayacak şekilde oluşturulmuştur. Eğer bordo pasaportunuz varsa, size sadece Fransa’ya giriş yapabileceğiniz D tipi vize vereceklerdir, bu yüzden olabildiğince çabuk biçimde oturma iznine başvurun. Çünkü departmanlar arasında müthiş uygulama farkları var, izninizi bir saatte de alabilirsiniz, 3 ayda da.

Sevgi-saygı çerçevesi
Yiğit YAZGI – 28.11.12- Biol /FRANSA
yigityazgi@gmail.com / +330695305356

3 yorum:

  1. yazı çok güzel ve aydınlatıcı olmuş.Birtek oturma izni konusunu anlamadım.vizeden sonra oturma izni neden alıyoruz? onunda masrafları karşılanıyor mu acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oturma izni almanız gerek çünkü konsolosluk 3 aya kadar vize veriyor. Tabii ki tecrübeyle sabittir, konsolosluğun herhangi bir standardı yok. Ama oturma izni almanız size de kolaylık sağlar, çünkü -yukarıda da yazdığı üzere- alacağınız vize sadece Fransa'da geçerlidir, yani kıtanın geri kalanını ziyaret etmek, ehliyetinizin ülkeye uygunluğunu sağlamak, kütüphaneye üye olmak gibi sayısız durum için oturma izni etkin bir çözümdür. 2012 itibariyle Fransa'da oturma izni ücrete tabi olmamakla birlikte, projenizin bütçelendirilmesi aşamasında projeye katılımınız için yapmanız gereken her harcamaya karşılık ayrılmaktadır. Sonradan oluşacak ya da gözden kaçan ek masrafların varlığı durumunda bunlar -yine yukarıda bahsedildiği üzere- ikincil yollarla finanse edilebilir.

      Sil
  2. Bu arada aynı durum almanyada benimde başıma geldi ve bu durumu şöyle özetleyeyim, yeşil pasaporta hiç bir schengen ülkesinden vize alamazsınız, red yersiniz ya da usulca arkadaşım senin zaten turist vizen var gözüm görmesin kaybol diyebilirler. Not bu uygulama aksi söylenene kadar arkadaşın ve benim durumu göz önünde bulundurursak "Almanya ve Fransa" da uygulanan bir olay çünkü İtalya,Polonya ve Romanya'da böyle bir uygulama yok. Sebebide Fransa'yı bilmiyorum ama ayrı kimlik kartı vermeleri olabilir. Şimdi ben senin kadar uzatmadan şansımı konsoloslukta pasaportu çıkartarak denemeyi planlıyorum. Keza konsoloslukta denesem burda vizeyi nasıl alacağım oda ayrı bir mevzu, sonuç olarak farklı yollara başvuracağız. Sen red yemiş olmana rağmen, bana iki ay sonraya verilen randevuyu görmezden geliyorum, yeşil pasaportunuz var zaten gidip orda halledersiniz diyen alman konsolosluğu görevlisinin adını soyadını sicil numarasını bulup burda bir güzel şikayet mektubu yazacağım kendi dışişleri bakanlıklarına. Böyle iş olmaz. . . Finansman konusunda daha açıklayıcı olabilirseniz memnun olacağım, sıkıntı olursa ben nasıl hallederim onun bir hal çaresini öğrenelim bizde. :)

    YanıtlaSil