22 Ağustos 2011 Pazartesi

Hayvanat Bahçesinde Yaşamak...


Fark ettim ki bir önceki yazıda yaşadığımız yerden yeterince bahsetmemişim oysa bizim için oldukça farklı bir deneyim. Önceki yazıda dediğim gibi bir milli parkın içinde kalıyoruz. Her hafta turistlerle dolup taşan; safari yapılabilen, karavanlarıyla gelip insanların kalabildikleri bir yer, ayrıca gelip otelde de kalabiliyorlar ya da müstakil evleri kiralayabiliyorlar sanırım. Yaklaşık 55.ooo hektar alan üzerine kurulu. Biz de Bosele Children Camp adındaki yapıda kalıyoruz.



 Büyük ahşap yatakhanelerden oluşan ayrı ayrı binalar var; içinde ranzalarımız ve demir dolaplarımız var Türkiye’de KYK yurtlarındaki dolaplar gibi; tuvaletler ve banyolar ayrı binada ve yine bahçe içinde ayrı bir yerde devasa bir mutfağımız ve yemek yeme alanımız var. Mutfağın olduğu binanın önünde gölgelikli masalar var dışarıda oturup sohbet edebildiğimiz ve etrafına toplanıp ateş yakabileceğimiz bir alan da hemen yani başında… Aynı alanda duvarlardan biri film izleyebilmek adına beyaz ve düz olarak tasarlanmış; o duvarın arkasında da yüzme havuzumuz…



Tabii bizim için farklı olan kısım bu değil; farklı olan şey bu kompleksin savananın ortasında bulunması ve bir hayvanat bahçesindeymişçesine - artık kanıksadığımız bir şekilde- günlük yaşamlarımızda alışkın olmadığımız hayvanlarla beraber yaşamak. Ilk gün gelir gelmez tanıştığımız hayvanlar bambiler oldu; impalalar yani ama biz onlara bambi diyoruz. Sanırım en evcil olanları onlar çünkü her daim etraftalar ve ürkütmemeye özen gösterdiğimiz sürece kaçmıyorlar bizden etrafta otlayıp duruyorlar. Ben bir de şanslı olanlardanım sanırım çünkü daha geldiğimiz ilk gün bir de zürafa gördüm.



Daha sonra babunlarla ilgili hikâyeler duymaya başladık; hikâyeden ziyade uyarılardı bunlar. İşte etrafta yiyecek bırakmayın, odalarınızın kapıları hep kapalı olsun gibi şeyler çünkü babunlarin bizden akıllı olduğu ve eğer etrafta bir şey bulurlarsa hemen alıp götürecekleri ve daha sonra hep gelecekleri söyleniyordu... O yüzden babunlarla karşılaşmaktan korkar olduk.

Geldiğimizin 3. günüydü sanırım hazine avı sırasında küçük maymunlarla tanıştık, yaban domuzlarını da gördük etrafta otlayan, aslında otlamıyorlar tabii bu yanlış bir ifade oldu bambilerin otlarken etrafta bıraktıkları top top boncukları yiyorlar. Aslında doğanın düzenine hayran kalmamak elde değil; kimse bambilerin ardından gelip onları temizlemek zorunda değil zaten bu isi yaban domuzları büyük bir zevkle yapıyorlar. Hele yerken aldıkları bir pozisyon var on bacakları ile cok komik ..fotoğraflarını hemen eklemek isterdim ama malum buradaki internet sorunu. Dönünce koyacağım söz!

Ertesi gün kaçınılmaz durum yaşandı. Kampımız babunlarca basıldııık!!!
Aslında olayın tüm suçlusu biziz yani insanoğlu, babuncuklar hemen yandaki bos alandan suru halinde geçiyorlardı; eğer bizim gruptan biri onlara doğru delirmişçesine koşmaya başlamasaydı fotoğraflarını çekmek için bence onlar kendi yolundan geçip gidecekti... Hayvanları böyle yaparak ürkütmüş olduk. Tabii ilk karşılaşmamız nasıl davranmamız gerektiğini bilmiyoruz; dolayısıyla panik bir halde kamp içinde bağırarak odalarımıza kaçışmaya başladık. Odalara girmeye çalışan babunlar olunca dışarıdaki insanlar babunları kaçırmak adına bağırıp türlü şebeklikler yapınca iş iyice çığırından çıktı ve maalesef babunlardan biri Joe’ya saldırdı. Merak etmeyin bir şekilde kurtardılar bir şey olmadı ama bu ilk gün ki deneyim bizi oldukça korkuttu .Neyse ki ertesi sabah eğitim için kamptan ayrıldık da bir nebze de olsa babun korkusundan uzaklaşabildik...Kampa geri döndükten sonra artık nasıl davranmamız gerektiğini, babunlarin erkekleri tehlike olarak algıladıkları ama kadınları algılamadıklarından zarar vermediklerini, onlara karşı saldırganca davranmamız gerektiğini ve benzeri şeyleri öğrendik. Artık kampa geldiklerinde sadece mutfağın kapısını kapıyoruz onun dışında gayet alıştık o anki aktivitemizde değişen bir sey olmuyor..

Sonra zürafalar ve zebralar da arada yandaki bos alana otlamaya geliyorlar ama onlar sık sık gelen ziyaretçilerimizden değil yüzden daha çok ilgi çekiyorlar geldiklerinde. Ve benim de favorim onlar açıkçası çok muazzam bir görünüşleri var bence.

Bu hafta safariye gideceğiz sabahın körü güneş dogmadan uyanıp Türk ekip olarak , bizi Joe götürecek; aslında tüm ekipler önceki haftalarda gitti en sona biz kaldık. Bakalım Big Five’ i görebilecek miyiz? Beş büyükler Güney Afrika’da paraların üstünde resimleri olan büyük büyük hayvanlar ..yani aslan, leopar, buffalo, gergedan ve fil... Tabii ki bu hayvanlar fazla büyük ve tehlikeli olduklarından etrafı bir şekilde korunan kapalı safari alanlarında tutuluyorlar. Dolayısıyla sabah uyandığımızda Big Five’dan biri ile karşılaşmak mümkün değil!
Safariye gittiğimizde bu hayvanları görmeyi umuyoruz ama bakalım ne olacak ?

Büşra Güder
21 Ağustos 2011
Güney Afrika


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder