12-14 nisan tarihleri arasında İzmir Foça'da Slow Food Festivali düzenlendi. "Slow food" nedir, nasıl bir akımdır diye anlatmayacağım zira google'da yazdınızmı her şey çıkıveriyor, çok sevdiğim desteklediğim bir akım o ayrı ama yazımızın konusu bu değil;
İzmir'de maalesef ki iki tanecik EVS gönüllümüz var, maalesef diyorum çünkü İzmir Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biri ama şu an iki tane ev sahibi kurum ve iki gönüllü var, diğer büyük şehirlerimizle karşılaştırınca pek de iç açıcı değil manzara:/
Neyse konumuz zira bu da değil. TREX'in koordinatörlüğünde, Atölye Deneme Sanat Derneği'nin ev sahipliğinde gönüllü hizmetine ocak ayında başladı Timothee ve temmuz ayına kadar burada.
Bunun festivalle alakası nedir diye soracak olursanız; Atölye Deneme Sanat Derneği olarak bir inisiyatif aldık ve festivale katılarak şehre bir iz bırakalım istedik. Sonrasında festival organizasyonu ile ilgili bir kaç sıkıntı yaşadığımızdan , Atölye Deneme Sanat Derneği olarak çalışmamızı bağımsız devam ettirdik.
Timothee duvar resimleri konusunda çalışıyor daha önce yaptığı çalışmalar da var. Festival aracılığıyla ve derneğin diğer gönüllülüleri ile beraber hem kocaman bir duvar resmi yaptık hem de çocuklar için bazı sanat atölyeleri gerçekleştirdik.
Foça'da balık halinin girişindeki duvar çalışma alanımızdı, hemen yandaki resimde görüldüğü üzere önce duvarı beyaza boyadık. Ardından Timothee yazmak istediği yazıyı taslak olarak duvara çizdi ve resimlerimizi yapmaya başladık. İki gün boyunca yerelden çocuklar, derneğin gönüllüleri ve Timothee pazar gününün sonuna kadar yazdığımız "Foça" kelimesinin harflerinin içini Foça'nın yaşam felsefesine de uygun olarak bazı resimler çizdiler. Hafta sonundan sonra Timothee asıl uzmanlık alanına geçti ve duvara yapılan resimlerin üzerine spreylerle çalışmaya başladı ve sonunda ortaya çok güzel bir şey çıktı:)
Aslında Timothee’nin de bir blog sayfası var, eğer Fransızca biliyor iseniz bu adresten onu da takip edebilirsiniz;
http://labizdizmir.wordpress.com/2013/04/23/slow-food-estival/
İşte zaten çoğunluğun da anlayamadığı şey bu!!!
"Aptal mısın kızım sen? Ne diye bedavaya bu kadar koşturup duruyorsun? " Bu üniversite hayatım boyunca en çok duyduğum cümlelerden biri:/
Gerçi hala gönüllüyüm ben oyüzden hala da duyarım… Başka bir çözüm buldum ben aslında; beni anlamayan insanların çoğunu hayatımdan çıkarttım, çıkartamayacağınız insanlar da var tabii… Bir de hayatında olmayıp da zaman zaman iletişim içerisinde bulunmak durumunda kaldığın, dışarıdan yorum yapan insanlara ya anlatmayı ya da bazen susup gülümsemeyi tercih ediyorum…
Foça’da da iki gün boyunca değişik tepkilere maruz kaldık. Herkese haksızlık da yapmayalım; yaptığımızı takdir edip yaşadıkları yere böyle bir güzellik kattığımız için teşekkür edenler de oldu. Ama ağırlıklı olarak -üzülerek söylüyorum ki-, çok genelleme yapmak iyi olmasa da, Türk halkı genel olarak gönüllülük kavramına uzak, yaptığımız işi takdir etmeyi bir yana bırakın gelip de eleştiren, karışan, olumsuz yorum yapan birçok kişi de oldu. Balık hali girişindeki duvarı boyadığımızı daha önce belirtmiştim. Balık hali gün içinde çok fazla insanın girip çıktığı bir yer dolayısıyla yapım aşamasında çok fazla insan geldi geçti yanımızdan, bir de hafta sonu ve havanın da çok güzel olması faktörlerini katarsak oldukça çok kişi ile iletişim içerisnde olduk.
Şimdi bazıları ne yaptığımızı, neden yaptığımızı anlamadı, bazılarına da bu işin gönüllü yapılması durumu o kadar uzak gelmiş olmalı ki şöyle bir cümle duydum – ki beni en çok üzen ya da kızdıran o oldu- “ceza verdiler herhalde çocuklara!” ; yani böyle bir iş ancak ceza olarak zorla yaptırılır, kimse gelip de gönüllü olarak böyle bir şey yapamaz.
Her ne kadar böyle tepkiler bazen bizi kızdırsa da, motivasyonumuzu zaman zaman kırsa da biz yine de gönüllü olmaya devam edeceğiz:) O gönüllü çocukların, gençlerin ve bizlerin kocaman gönülleri oldukça bizler insanlara, duvarlara, hayvanlara, doğaya dokunmaya devam edececeğiz:): Tabii ki güzel dokunuşlarla...
Büşra Güder
Mayıs 2013
Mayıs 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder