Burcu Derya Kaban İtalya'da AGH yapan şanslı gençlerden...
Bizimle AGH anılarını, fotoğraflarını koyduğu blog sayfasını paylaştı. Açtık baktık, neler yapmış, nerelere gitmiş, ne yemiş, içmiş diye. Her başlık birbirinden eğlenceli, birbirinden doyumsuz. Bu unutulmaz tadı tatttığı için kendisini tebrik ediyoruz.
Sizler için bir kaç başlık ve fotoğrafı buraya aldık, getirdik. Ama siz mutlaka Tutti Frutti'yi ziyaret edin, dahası ve en nadide yazıları hala orada :)
İzmir-İstanbul İstanbul-Roma
Büyük gün. Sabahın köründe yeni
bir hayat için, umutlarımı bavuluma koyup en sevdiklerimi geride bırakarak
İzmir Adnan Menderes Havalimanı'na vardım. Evde defalarca, annemin Hüseyin Abiden
ödünç aldığı kantarla ölçtüğüm halde, gene de bagaj sınırını geçer mi
korkusuyla, bagajlarımı teslim ettim. Çok şükür sorun çıkmadı. İlk uçağıma
bindim. İstanbul'a gidiyorum. Günlerin yorgunluğu, uykusuzluğu... Heyecandan ne
okuyabiliyorum ne uyuyabiliyorum. İstanbul'a çabucak vardık. Sabiha Gökçen'de 2
saate yakın beklemem gerekiyor. Dış hatlara geçtim. Bir şeyler içtim, yedim.
Biraz dolaşayım dedim. Pek mümkün olmadı. 8kglık el bagajım, kapasitesini
zorlayan "EL ÇANTAM", kameram, laptopum hep beraber yürümek baya bir
zor. Bu eşyalara bir de bagajım eklenince ben nasıl Roma'dan Firenze'ye gideceğim
diye düşünerek "keyifli keyifli" uçağıma bindim. İşte gidiyorum.
Elveda Türkiye... 251 gün sonra görüşmek üzere...
Yeni Ev Yeni Hayat
251 günlük evim Prato'nun tam
merkezinde. Eski bir apartman. İçi yepyeni. Tavanlar yüksek. 3 yatak odası,
genişçe banyo ve mutfak, küçük bir oturma odası... Antonio Benini'nin yaptığı çan kulesine
bakan bir balkona sahip. Eski çatılar, tarihi evler... Hmm kesinlikle güzel.
Beklentilerim o kadar düşüktü ki. Pestimist olmanın faydaları :)
Ev Güzel Peki Ya Ev Arkadaşları?
İlk gün öyle tanıştık, biraz
sohbet ettik. Herkes sıcak herkes yardımcı olmaya çalışıyor. Domuzluk hissettiğim
kimse yok şimdilik. İnşallah böyle devam eder dedim kendime.
İtalyanlar ve Dondurma Olayı
Dondurmayı severim elbette ama
büyük bir fanı değilim aynı zamanda. Olmasa aramam oldu mu yerim. İtalyanların
dondurma aşkı öldürecek ya beni. O dondurmacıların önüne atıyorlar plastik
sandalyeleri, sağa sola bakıp yalıyorlar da yalıyorlar. Hani şöyle adam gibi
otur bir masa olsun şöyle ya da gezerek yala ne yalıcaksan. Yok, öyle sandalye
tepesinde oturacaklar illa...
Bir de şu olay var. Nereye gitsem
biri: "İşte burası bilmem nerenin en iyi dondurmacısı" diyerek ayrı
bir yeri gösteriyor. Peki... Bence Prato'nun en iyi dondurmacısı Gelateria Sottozero. Favorim ise
tabi ki de:
Pisa
Bizimkiler erkenden kalkıp
Bologna'ya gittiler. Ben hem erken kalkmak istemediğimden hem de yalnız gezmeyi
tercih ettiğimden gitmedim. Uyanıp tembel tembel kahvaltı ettikten sonra tren istasyonuna
gittim. Tren saatlerine göz gezdirince en erken kalkan trenin Pisa'ya gittiğini
gördüm. Hmm hadi gidelim.
Yaklaşık 1,30 saat süren bir
yolculuktan sonra Pisa'ya ulaştım. Pisa tren istasyonundan çıkıp tabelaları
izleyerek "turist informasyon noktasına" ulaştım. Ordan bir harita
alıp başladım yürümeye. Arno nehrinin 2 yanına kurulmuş Pisa aynı zamanda Galileo Galilei' nin
memleketi. İlk olarak O'nu ziyaret edip, halini hatırını sordum.
Seçim Günü Lucca
MÖ 180’de Roma’nın kolonisi olan
Luca’da turuma ilk olarak San Martino’yu ziyaret ederek başladım. 11. yüzyılda
yapılmaya başlayan bu katedralinin ön cephesi mermerden. Çan kulesiyle birlikte
Pisa-Romaneks tarzının en güzel örneklerinden biriymiş. Bence ön cephesi
dışında bir numarası yok: p Katedral Aziz San Martino’ya adanmış. Aziz ön
cephede bir dilenciyle paylaşmak için pelerinini ikiye bölen bir Roma askeri
olarak betimlenmiş. 13. yüzyıla ait bu ön cephede San Martino’nun hayatından
çeşitli sahnelerde bulunmakta. Mermer kakmalar, sütunler, sütunların üstündeki
av sahneleri falan gerçekten hoş.
İtalya’ya geldiğimden beri,
ilk defa bir katedralin içini ziyaret etme şansı da yakaladım San Martino’da.
İçerisi pek hoş hoş olmasına da, duvarları süsleyen resimleri görebilmek için
önlerinde bulunan lambaya para atıp çalıştırmanız, mum yakmak için kutuya para
atmanız gerekli. Kimse görmeden para atmadan yakayım dedim ama sonra çarpılırım
falan diye korktum, vazgeçtim. Mum olarak da bildiğimiz mumları değil de, bir
yuvaya oturtulunca elektrikle çalışan mum görünümlü lambalar kullanıyorlar.
Neyse dinleri, imanları para olmuş sözü bunlar için söylenmiş olsa gerek sözün
özü. Her şeyi paraya çevirme hevesindeler. Tabi gene görmek için para ödemeniz
gereken Mezar Odası’nda bulunan Ghirdlandaio tarafından 1449-94 yılları
arasında Madonna ve Azizler tablosu da bu katedralde bulunuyor. Bir de
İlariadel Carretto’nun mezarı. Hee bir de orta çağ hacılarının İsa’nın çarmıha
gerilişi sırasında yandaşlarından Nicodemus tarafından yapıldığına inandığı
(13.yy) ahşaptan “Valto Santo” yu gördüm. Bu bedava
Maneggio
Yaz başına kadar 4-5 kez burada
çalıştım. Maneggio at çiftliği demek İtalyancada. Adı üstünde at çiftliği. Özel
bir adı da var tabi ama biz bilmiyoruz. Kısaca Maneggio diyoruz. En azından ben
bilmiyorum. Neyse…
Burada otistik çocuklara
hipoterapi yapılıyor. Atlarla iletişim iyi geliyor bu özel çocuklara. Biz de
atları yürüyüş için hazırlıyoruz. Kaşağılıyoruz, saçlarını tarıyoruz. Bir nevi
at kuaförlüğü. Bayılıyorum açıkçası işin bu kısmına. Hastayım anatomilerine bu
hayvanların. Bacaklarına, gövdelerine, o gözlerine… Mükemmel yaratıklar… Sonra
atların eğerinden tutup, çocuklara tur attırıyoruz. Uzman biri de çocuklara
komutlar vererek belirli hareketler yapmalarını sağlıyor. Bir de renkli
mandalları atların yelelerine takıyorlar sırayla. Uzman beyaz mandalı
uzatıyor onlar “white” deyip atın yelesine takıyorlar. İngilizce öğreniyorlar
bir taraftan. Atlarla yakın olmak kadar bu özel çocuklarla da bu kadar yakın
olmak ilginç bir deneyim. Sadece otistik değil farklı mental problemleri olan
çocuklar geliyor bazen. Onların bambaşka dünyalarını izlemek, başka bir dünyaya
yolculuk yapmak gibi. Bazen üzülüyorum. Duygusal olarak ağır geliyor bazen bu
iş. Ama düşününce onlar kurdukları dünyada yaşıyorlar. Bizler, çoğunlukta olan
“normaller”… Belki de bizim dünyamızda bir problem vardır ve sadece bizim salk
ve sıkıcı dünyamız onları cezp etmediği için böylesine yeni bir dünya inşa
etmişlerdir kendilerine.
...
Burcu Derya Kaban
...
Burcu Derya Kaban
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder