17 Eylül 2013 Salı

Right Here Right Now !

Öncelikle sizi şunu söylemeliyim ki, her nereye giderseniz gidin döndükten sonraki bir kaç gün hala kendinizi orada hissedeceksiniz. Dilinizden ne anılar düşmek bilecek, ne tanıdığınız insanlar, ne öğrendikleriniz, ne yedikleriniz... İnanın bu listenin bir sonu yok. 


Gitmeden önce harika olacağına inancım sonsuzdu. Şimdi döndüm ve yaşadıklarımın güzelliğini anlatmaya kelime bulamıyorum.
Zaten anlatılmaz yaşanır sözü de tam burada devreye giriyor. Bunu kesinlikle yaşamalısınız!

Sanki ruhumun bir parçasını orada bırakıp gelmiş gibiyim. İlk yurtdışı deneyimim için oldukça şanslıymışım bunu fark ediyorum. İtalya'ya gitmiş olmam başlı başına bir şans ama bundan daha da önemlisi bu projeyi güzelleştiren insanlar. Gitmeden önce burada A'dan Z'ye her şeyimiz ile ilgilenen ve kafamızdaki tüm soru işaretlerini yok eden sevgili Özge olmasaydı bu proje bu kadar eksiksiz ve mükemmel geçemezdi. Ev sahibi kurumdan Laris ve Frank öylesine sıcakkanlı olmasa, bizi daha ilk günden benimsemese kendimi evimde hissedemezdim.

Size biraz kaldığımız yerden ve deneyimlediklerimden bahsedeyim.
Kaldığımız yer Leonardo Da Vinci'nin doğdugu Vinci kasabasıydı. Daha doğrusu bu kasabadaki bir kilisenin misafirhanesiydi. Bunun düşüncesi bile beni gidene kadar epey heyecanlandırmıştı zaten ama yasak olduğu için kilisenin içerisini görme fırsatım hiç olmadı. Vinci çok küçük bir yer. Sadece 1 gün oraya gezmek için gittik ve 1 saatte zaten her yerini gezmiştik. Floransa'ya tren ile yarım saatlik bir mesafede olması da ayrı bir güzellikti ve yine proje kapsamında 1 günümüzü hep birlikte Floransa'ya ayırdık. Floransa ise Vinci'nin tam tersi. Her zaman görülecek başka bir yeri var ve günlerinizi orada geçirseniz yine de yetmez.


Estonya, Portekiz, Avusturya, İtalya ve Türkiye'den toplamda 32 kişi burada kaldık. Dolu
dolu geçen 9 gün! Başta ingilizcemden dolayı endişelerim vardı ama oraya adımımı attığım anda puf diye uçtu gitti. Hatta, meğer ne güzel İngilizce konuşuyormuşum zorda kalınca dedim kendi kendime. O yüzden eğer aklınızda böyle bir soru işareti varsa bunu hiiiç oralara kadar taşıyıp yanınıza ağırlık yapmayın. Bırakın burda kalsın. Öylesine anlayışlı bir insan topluluğu ile karşılaşacaksınız ki, onların yardımları ile herşeyin ne kadar kolay hallolduğunu göreceksiniz. Zaten başka da hiçbir çekincem yoktu giderken.
İlk gün herkesle tanışma faslında ben bu isimleri nasıl ezberlerim diye bir düşünmedim değil. Ama muhteşem "Warm Up" oyunları bu sorunu da halletti ve 2. günde herkes birbirine ismiyle hitap ediyordu. Başka aksanlarda kendi isminizi duymanızın keyfi paha biçilemez. Elbette ki ilerleyen günlerde buna kendi dilimizden kelimeler, cümleler öğretme oyunları da eklendi. Güneş kadar güzelsin, bu cümlelerden bir tanesi. Siz de söyletin. :)
Oradayken ne saatten haberim oldu, ne tarihten, ne günden. Demek istediğim o kadar dolu dolu zaman geçiriyorduk ki saatime, telefonuma bakmak aklımın ucundan geçmiyordu. Öylesine ki, akşam sohbet ettiğimizde bu sabah yapılan bir aktiviteden sanki dün yapılmış gibi bahsediyor, sonra aynı gün içinde olduğumu fark ediyordum. Tek bilmek istediğim yarım saat sonra hangi etkinliğin yapılacağı, bugün sorumluluk gruplarında benim takımımın hangi görevi alacağı, bu gece hangi ülkenin kültürel gecesi olduğu gibi şeylerdi. Zaman kavramım bunlardan oluşuyordu ve inanılmaz mutluydum.


Öylesine güzel arkadaşlıklar edindim ki orada.Bence bu Gençlik Eylemleri'nin en güzel tarafı. Siz yurt dışına turistik amaçlı da gidebilirsiniz. Peki yapacağınız gezide, 5 ülkeden 32 insanı tanıma şansı elde edebilir misiniz? Gidecek 5 ülkeniz birden olabilir mi? Orada geçirilen günlerde aile olmamak elde değil.  Beni sadece 9 günlüğüne tanıyan insanların ben giderken arkamdan "Arzu seni çok özleyeceğim" diye ağlamasının güzelliği bambaşkaydı. Son günü düşündükçe şimdi bile gözlerim doluyor. O kadar fazla ortak noktalarımız vardı ki... Bazen onların başka kültürlerden geldiklerini unutur hale geliyordum. İngilizce sorulan bir soruya Türkçe cevabım da tam da bundan kaynaklıydı bence. Sanki Türk arkadaşlarımdan biri gibiydiler. Birbirimizi çok sevdik. Ne farklılıklar, ne önyargılar, ne korkular, ne de anlaşmazlıklar. Gençlik Değişimi'nde bunların hiç birine yer yok, sadece sizin için yeni bir aile var.

Umarım bu inanılmaz deneyimi sizler de yaşarsınız ve ben de sizin anılarınızı burada okurum.
Bir de küçük tavsiye... Gitmeden önce bir defter alıp orada günlük tutmaya karar vermiştim. Ama gece sohbetleri o kadar güzeldi ki, onlardan kopup defterime zaman ayıramamıştım. Sadece ilk gün dışında. Size benim yaptığımı yapmayın demiyorum. Sadece başlıklar halinde her gününüzü not alın ve döndüğünüzde hemen oturup o başlıkları doldurun. Çünkü bu, ömür boyu anlatılacak bir tecrübe ve en küçük detayları bile hatırlamak isteyeceğinize eminim. Tecrübe ile sabitlenmiştir. ;)

Sevgiler.
Arzu ABACI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder