Rekolteler Ülkesi
Ben kimdim?
Neredeydim
O günün adı neydi?
Nedir anlam verecek olan yeni güne?
Bu
kesinlikle bir delilik olmalıydı, ya da bir süredir hücrelerimde gezinen
tutkulu oynaşmaların sonucunda gelişen bir davranış. İkinci kez Evs yapma şansı
önüme serildiğinde düşündüğüm tek şey yine yeniden Macaristan’a gelmekti ve bir
gece tesadüf eseri Trex’in sayfasında gördüğüm bir ilanla bu hayalimi
gerçekleştirme şansını buldum.
Bunun benim için anlamı bambaşkaydı.
Evet kabul edebilirim ki Evs harika bir deneyim ve fırsatı olan her insanın
yapmasını, bu tecrübeyi yaşamasını isterim ancak ben bunu daha anlamlı hale
getirmeyi amaçlamıştım. Beni kendine çeken şey kesinlikle Macaristan değildi,
beni buraya getiren şey bu ülkenin sınırları içerisinde tanıştığım bir kadındı.
Onunla ilk Evs deneyimim de tanışmıştım ve ondan sonrasında güzel ve tutkulu
bir yolculuğa çıkmıştık. Sanırım buna bir taşla iki kuş vurmak deniyor! Hem
kendi kimliğimi bulmama yardım eden bu kadının ülkesine onun için gelecek, hem
de yeniden Evs yapma şansı edinecektim. Dışarıdan bakıldığında gerçekten
romantik ve fedakarlık gerektiren bir şey gibi duruyordu. Ne var ki gelecek
değişkendir ve bazen hiç istemediğiniz sonuçlarla karşılaşabiliyorsunuz. İlk
Evs’e gelme amacım insanlardan biraz uzaklaşmak ve kendimi dinlemekti ancak
Andre Maurois’in de dediği gibi “Hayat bir anda seriliyor
önümüze” ve bundan kaçamıyorsunuz ve ben o zaman kendi dünyamda yalnız bir adam
olmayı amaçlarken kendimi aşkın kollarında bulmuştum. İkinci Evs’te ise bu kez
aşkın kollarında tutunmak istemiş ancak bu kez de kendi dünyamın içinde yalnız
kalmıştım. Görüyorsunuz ya hayat bir yerden veriyor, bir yerden alıyor ama
bunların hepsi tecrübelerden oluşmuş bir armağan.
İkinci Evs deneyimim de çok zor zamanlar
geçirsem de, bazı bazı günlerin geçmek bilmediği, insanlar ile iletişimin
koptuğu zamanlar olsa da hiçbir zaman yılmadım ve ayakta kalmaya, mücadele
etmeye devam ettim. Karşılaştığım bütün olumsuzlukları, lehime çevirmek için
savaştım ve bunun sonucunda şu anda hayatımda hiç olmadığım kadar iyi bir
şekilde hissederek bu yazıyı yazıyorum. Kabul ediyorum biraz farklı bir
başlangıç oldu ama farklılıklar bazen iyidir ve ilgi çekicidir öyle değil mi?
BEN KİMDİM?
Kendim hakkında söyleyebilecek çok fazla
şey yok. 22 yaşındayım. – 23 diyebiliriz artık – Anadolu Üniversitesi – Kamu
Yönetimi 2. Sınıf öğrencisiyim. Geçen zamanda Çukurova Üniversite Fizik
Bölümünü yarıda bıraktım. Bu hayatımda verdiğim en doğru kararlardan bir
tanesiydi. Anladım ki ne o bölüm bana göreydi, ne de üniversite ortamının
içinde bulunmak... Benim için en iyisi şu an içinde bulunduğum durumdu. Hem okuyup,
hem de Evs yapmak. Bunun dışında bir süre öncesine kadar yazar olmak en büyük
ideallerimden bir tanesiydi. Hatta ve hatta 3 kitap yazdım ve 2 kitabımı da
çöpe attım. Ne var ki aklımda yazarlığa dair her zaman bir şüphe vardı. Çünkü
beni içine almıştı ve günden güne hayatımı mahvediyordu. Sanki kendi içimde bir
canavar yaratmıştım ve beni kontrol ediyordu. Bu işi fazlasıyla ciddiye
almıştım ancak hiçbir zaman yazarlığı bir meslek olarak görmemiştim. Neden
yazdığımı da bilmiyordum ve üstelik beni mutlu eden bir tarafı da yoktu. İşte
burada bu tutkumdan vazgeçmeye karar verdim. Çünkü Edebiyat dünyasının içinde
olmayı istemiyordum. İstediğim şey basit ve sade bir hayattı. Şimdi o içimde ki
canavar öldürmenin mutluluğu ile dolup taşıyorum. Bu mutluluğu size nasıl anlatmalı
ki bilmem! Sanırım kendi hakkımda söyleyeceklerim bu kadar. Ne daha çok, ne de
daha az.
NEREDEYDİM?
Rekolteler ülkesi adını verdiğim
Macaristan’da ikinci kez ikamet ediyordum. Bu ülkeye bu ismi vermemin sebebi,
beni hayatın anlamına dair yeni ve güzel şeylerle tanıştırmasından
mütevellitti. Buraya gelme amacımı söylemiştim ve asla pişman olmadım. Bu çok
güzel ve yerinde bir karardı. Buna rağmen gelmeden önce aradıklarımı burada
bulduğumu söyleyemem. Projemin yarısı tamamlandı ancak büyük sıkıntılar
içerisinde geçti. İçinde bulunduğum kuruluş ve koordinatörlerle yaşadığımız
tartışmalar, 2000 nüfuslu ve neredeyse hiçkimsenin ingilizce bilmediği bir
köyde yaşamak gerçekten zordu ancak ben bu küçük dünyanın içerisinde kendi
büyük dünyamı inşa etmeye karar verdikten sonra her şey daha bir güzel, daha
bir yaşanılası oldu. Bugüne kadar yapmak istediklerimi gerçekleştirememiş,
kendimi paslanmış bir insan gibi hissetmiş olabilirim. Çünkü burada işe yarayan
hiçbir şey yapamıyorum. Ancak gelecek zamanda her şeyin daha iyi olacağına
inanıyorum. Eduarda Galeano’nunda dediği gibi; “La vida es darse, Darse,
no hay alegria mas alta” Yani; “Hayat vermektir, en yüksek mutluluk budur” İşte
ben de bütün coçkunluğumu, tecrübelerimi, arzularımı, heyecanımı bu projeye
vermeye artık hazırım ve kim ne dersin bu kararımdan asla vazgeçmeyeceğim.
O GÜNÜN ADI
NEYDİ?
Evs
bir amaç mıydı yoksa bir araç mı? Bence ikisi de birbirini dengeleyen bir
bütün. Geleceğe yönelik getirileri var. İnsan kendisini farklı bir dünyanın içinde
bulabiliyor ve eğer isterse kendini en iyi şekilde geliştirebiliyor. Düşünün ki
dil öğrenmek için Avrupa’ya gelen onlarca insan var ve bu insanlar oluk oluk
para akıtıyorlar ancak Evs’te bunun tam tersi bir oluşum var. Bütün
masraflarınız karşılanıyor ve kendinizi daha iyi bir ortamın içinde
bulabiliyorsunuz. Avrupa’nın diğer ülkelerinden gelen gönüllülerle her zaman
iletişim halindesiniz. Bitmek bilmeyen partiler, bazı bazı organize edilen
aktiviteler, eğitimler sizlere hayatın farklı bir yüzünü daha gösteriyor.
Ayrıca geldiğiniz ülkenin dilini öğrenme şansını da elde ediyorsunuz.
Nihayetinde insan kendisini yine insanda tanıyor. Eğer ki Evs’e bir şans
niteliğinde bakarsak kazanacağımız tecrübeler gelecek yaşamımızda bizlere
fazlasıyla yardımcı olacaktır. Hayatın günden güne zorlaştığını göz önüne
alırsak bu harika bir fırsat. İşte buradan çıkan doğal sonuç şunu söylüyor. O
günün bir adı yok aslında.
NEDİR ANLAM
VERECEK OLAN YENİ GÜNE?
Her
gün ama her gün değişiyoruz. Herkesin hayattan beklentileri farklı. En güzel
şey ise yaşadığımız günlere bir anlam yükleyebilmek. Her gün yeni bir
başlangıç. Benim için ise burada geçirdiğim her günün anlamı birbirinden farklı
ancak her gün değişmeyen, aynı tazeliğini koruyan bir şey var ki; bu şeyin
hayatımın önüne serilmesinden dolayı inanılmaz derece de mutlu ve şanslı
hissediyorum kendimi. Evet tahmin ettiğiniz gibi o kişiden bahsediyorum.
Sanırım bugüne kadar karşılaştığım en güzel şeydi. Eğer bunu retorik bir cümle
ile süslemek isteseydim sanırım onun için şu cümleyi kurabilirdim; “Bütün o
parlak ışıklar onun içindi” Ama dediğim gibi gelecek değişken ve ne olacak, ne
bitecek kestiremiyorsunuz. Hayatın sürprizlerle dolu olduğunu sanırım ilk kez
bu kadar derinden fark ediyorum. Kadere inanmıyorum ama eğer kader denilen şey
gerçekten var ise bunu da inkar etmiyorum. Hayattan zevk almak gerek, onu
yaşamak ve güzel kılmak gerek. Sadece bir hayatımız var! Dilini bilmediğim,
yaşayışlarına anlam vermekte zorlandığım bir ülkede yaşıyorum. Çocukların
yüzlerinde gördüğüm küçüçük bir tebessüm bile beni mutlu etmeye yetiyor. Onlar
için bir şeyler yapmak, onlara yardımcı olmak düşüncesi bile harika bir şey.
Belki şimdiye kadar okuduklarınız içinde Evs’e dair pek fazla bir şey
bulamadınız ancak olması gereken de zaten bu! Herkesin beklentileri farklı ve
bazı şeyler ancak yaşanılarak öğrenilebilinir. Öncelikle neyi, niçin
istediğinize karar verin ve yolunuzdan asla sapmayın.
İlhan İrem Yüce
Macar kızlarının dayanılmaz cazibesi senin gibi benide vurdu ilk AGH deneyimimde :)uzun dönem AGH olmasaydı aynı amaçlarla ben de şuan Macaristan'a gitmeye çalışıyor olacaktım ama ne yazık ki:( yılmadık hala beraberiz ben gidemedim ama sonunda Onu buraya getiriyorum..Senin de dediğin gibi haaytın ne getireceği belli olmuyor o yüzden Bol Şans herşey için:)
YanıtlaSilDeniz KOCAMAZ (Eski AGH Gönüllüsü Gdynia/Poland)
İlhan ne kadar sürükleyici yazmışsın. bence yazarlığı tekrar düşünmelisin. okurken dakikalar aktı gitti, devamı olsaydı keşke. belki blog sayfan vardır?? ben de haziranda evs yolcusuyum, o kadar uğraştım ki olsun diye şimdi beklentilerimin altında kalmasından korkuyorum hayallerimin ama eminim ki hayatımın en güzel ayları olacak. sana mutluluklar diliyorum
YanıtlaSilDeniz umarım her şey gönlünüzce olur. Bu tür ilişkileri ayakta tutmak zor ve beraberinde büyük çaba, özveri, güven, anlayış gerektiriyor ancak ve ancak yaşanılan, sahip olunan şey o kadar güzel bir şey ki insan bir daha aynı heyecana, tutkuya sahip olamamaktan korkuyor. Şimdi geriye dönüp baktığımda o kadar güzel şeyler görüyorum ki bunları kazandığım için kendimi şanslı ve bir o kadar mutlu hissediyorum. Ne kadar ayrılmış olsak bile birbirimize olan saygımız bitmiş değilim ve eminim yıllar sonra bile aynı tazeliğini koruyacaktır. Dilerim siz hayallerinize uzanır ve onları yakalarsınız.
YanıtlaSilSelam Merve...Düşüncelerin için çok teşekkür ediyorum ama ne yazık ki yazar olmak gibi bir niyetim yok. Belki uzun yıllar sonra tekrar yazmak isterim. Sadece yazdığım kitaplarımı iyi bir yayınevinden çıkarmak istiyorum. Çünkü onlar benim geçmişim ama acele etmiyorum. Bunun dışında Evs gerçekten güzel bir şey ve eminim güzel vakit geçireceksin. Zaten çok güzel bir zamanda gidiyorsun. Sana şimdiden iyi eğlenceler diliyorum.
YanıtlaSilEVS herkesin farklı amaçlarla, belki araç haline getirdiği garip bir dünya idi ve bu dünyada aşka yine yer vardı.. Bahar adı altında, kışı yaşamamız bir yana, belki de baharın gönünmez yüzü ardından içim mi ısınmaya başlamıştı da bu yazının romantizm kokan tarafı mı hoşuma gitmişti bilmiyorum, farklı bakış açıları okumak güzeldir..Trexin Macaristan'da olan başka bir gönüllüsü Şule'den
YanıtlaSilslm ilhan ben de şuan makedonyada evs yapıyorum uzundönem ve 2 ay sonra ankara dönüyorum . makalen gerçekten çok güzel sana şunu saormak istiyorum 2.kez evs yapmak için ne yapmam lazım bende denizin durumun dayım fransız bir kızla ilişkim var ve normal şartlarda gidemiyorum onuda getiremiyorum 2. kez evs şansım varmı varsa ne yapmam gerek teşekkürler.
YanıtlaSilHakan maalesef 2. Evs şansını yitirmişsin. Çünkü ilk önce kısa dönem yaparsan(En fazla 2 ay) 2. Evs yapma hakkın var. Toplamda 12 ay yapabilirsin. Ben 1+11 yapıyorum. Artık onu getirmek için uğraşacaksın. Gazi'ye gelebilir mesela. Onlar sadece kadın gönüllü kabul ediyorlar ve sayıları oldukça fazla. Gaziantep'te olabilir.
YanıtlaSil