Transilvanya'da Avrupa'nın ortasında Romanya sınırları içinde ama Macarların ortasında 7 Türk azınlıkta kalırsa...diye başlayan bir fıkra anlatmak isterim sizlere:)
Ayın 24 ünde başladı yolculuğumuz ; İstanbul'dan Mikes Kelemen'in doğduğu köye geldik.
Mikes Kelemen kim? 7 Türk ne işiniz var orda, küçücük bir köyde hem de on gün diye soracak olursanız haklısınız :)
İşte ozaman hikayeyi anlatmaya başlarım; Ben küçükken müzelere çok giderdik , gerçi şehirde öyle onlarca müze yok ama işte var olan bir kaç tanesine giderdik. Bu müzelerden biri Rakoczi Müzesiydi. Rakoczi hakkında bildiğim tek şey Macar olduğu ve ülkesinden kaçıp buraya sığındığı idi. Bir de yaz başında bir kazı gördüydüm Tekirdağ'da, üstünde "Mikes Kelemen" yazıyordu dedim bu kim ne bu , baktıydım internetten ama okadar sonra unuttum gitti galiba...
Neden anlatıyorum bunları derseniz , hayat garip tesadüflerle dolu ve bu tesadüf şimdi bana başka yollar açıyor. Bir Tekirdağlı olarak burada Zagon'da olmak değişik bir duygu benim için biraz da gururlu ve şimdiye kadar bunları bilmediğim için utanma da var biraz...
Burada Romanya, Macaristan ve Türkiye'den gençler bir gençlik değişimi için biraraya geldik , projemiz 26 ekimde başladı ve değişimin genel konusu Mikes Kelemen'in hayatı üzerinden gidiyor.
Ama asıl olay Avrupa Birliği'nin dünü bugünü ve geleceğini konuşmak, üzerine kafa yormak Mikes ve hayatı bir nevi araç aslında.
Farkettim ki hala Mikes kim onu yazmadım; Mikes Rakoczi ile beraber Tekirdağa gelen 40 kişilik Macar ekibinden, kendisi prensin baş yazarı olup bir de yaptığı çevirilerle ve yazdığı kitaplarla Macar edebiyatında önemli bir yere sahip. Bir diğer önemi tabi Rakoczi ile beraber ülkede özgürlük savaşını başlatan ekipte olması savaşı kaybetmelerine rağmen ölümüne kadar prensi hiç yalnız bırakmamış ve yakın arkadaş olmuşlar... Türkiyeden mektuplar adlı kitabı da oldukça önemliymiş öyle yazıyordu, araştırmaya başladığımda öğrendim. O dönemi anlatan mektuplar önemli bir kaynak ve hayali yani aslında olmayan bir ablaya yazılmış. Kitabı pek merak ettim önce internetten baktım bulamadım, sonra Ankarayı Macaristan konsolosluğunu aradım onlar da beni Tekirdağ'daki fahri konsolosa yönlendirdiler ve sağolsun Erdoğan bey bana kitabı hediye etti:) Buraya gelmeden kitabın anca yarısını okuyabildim simdi de devamını okuyorum ama Mikes'i pek sevdim ben. Şimdi burada doğduğu köyde olmak, onun hakkında konuşmak, mezarını ziyaret etmek, hayat hikayesini yeniden yeniden dinlemek çok farklı bir duygu....
Transilvanya Romanya'da bir bölge ama kendimizi Romanya'da gibi hissetmiyoruz, çünkü Zagon'a geldiğimizden beri bir tane bile Romenle tanışmadık desek inanır mısınız bize? Macarların Erdel dediği bizim Transilvanya olarak bildiğimiz bu bölgede, ağırlıklı olarak Macarlar yaşıyor. Ayrıca Romanya'dan katılan katılımcılar da Romanya vatandaşı ama Macar olduklarından tam olarak durumumuz başta da yazdığım gibi Macarları ortasındaki Türk azınlığı şeklinde...
Ve burda hayatta kalmak için Macarca öğrenmek zorundaydık, biz Macarca onlar Türkçe öğrenerekten bayağı dilin inceliklerini kavrar hale geldik:)
Proje süresince önce Mikes ve hayatı üzerine oturumlar yaparken daha sonra Avrupa Birliği, Türkiye'nin yılan hikayesine dönen adaylık süreci, ekonomik kriz, AB nin geleceği gibi birçok konu üzerine konustuk ve tartıştık bilgi edindik.
Proje 26 ekimde başladı bugün de son günü artık valizler toplanıyor yavaş yavaş ve biz sabaha karşı 3 te yola çıkıyoruz Bükreş'e doğru...
Buraya yani Zagon'a gelmeden önce de iki gün Bükreş'te kalmıştık, Bükreş izlenimlerimi de buraya yazarsam yazı daha epey uzayacak o yüzden ilerleyen günlerde Bükreş ile izlenimlerimi kendi blogum www.rengarenkkk.blogspot.com adresinden paylaşıyor olacağım takip edebilirsiniz:)
Sevgilerle
Büşra, Zagon
Kasım 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder