Öncelikle sizi şunu söylemeliyim ki, her
nereye giderseniz gidin döndükten sonraki bir kaç gün hala kendinizi orada
hissedeceksiniz. Dilinizden ne anılar düşmek bilecek, ne tanıdığınız insanlar,
ne öğrendikleriniz, ne yedikleriniz... İnanın bu listenin bir sonu yok.
Gitmeden önce harika olacağına inancım sonsuzdu. Şimdi döndüm ve yaşadıklarımın
güzelliğini anlatmaya kelime bulamıyorum.
Zaten anlatılmaz yaşanır sözü de tam burada devreye giriyor. Bunu kesinlikle yaşamalısınız!
Zaten anlatılmaz yaşanır sözü de tam burada devreye giriyor. Bunu kesinlikle yaşamalısınız!
Sanki ruhumun bir parçasını orada bırakıp
gelmiş gibiyim. İlk yurtdışı deneyimim için oldukça şanslıymışım bunu fark
ediyorum. İtalya'ya gitmiş olmam başlı başına bir şans ama bundan daha da
önemlisi bu projeyi güzelleştiren insanlar. Gitmeden önce burada A'dan Z'ye her
şeyimiz ile ilgilenen ve kafamızdaki tüm soru işaretlerini yok eden sevgili
Özge olmasaydı bu proje bu kadar eksiksiz ve mükemmel geçemezdi. Ev sahibi
kurumdan Laris ve Frank öylesine sıcakkanlı olmasa, bizi daha ilk günden
benimsemese kendimi evimde hissedemezdim.
Size biraz kaldığımız yerden ve
deneyimlediklerimden bahsedeyim.
Kaldığımız yer Leonardo Da Vinci'nin
doğdugu Vinci kasabasıydı. Daha doğrusu bu kasabadaki bir kilisenin
misafirhanesiydi. Bunun düşüncesi bile beni gidene kadar epey
heyecanlandırmıştı zaten ama yasak olduğu için kilisenin içerisini görme
fırsatım hiç olmadı. Vinci çok küçük bir yer. Sadece 1 gün oraya gezmek için
gittik ve 1 saatte zaten her yerini gezmiştik. Floransa'ya tren ile yarım
saatlik bir mesafede olması da ayrı bir güzellikti ve yine proje kapsamında 1
günümüzü hep birlikte Floransa'ya ayırdık. Floransa ise Vinci'nin tam tersi.
Her zaman görülecek başka bir yeri var ve günlerinizi orada geçirseniz yine de
yetmez.
Estonya, Portekiz, Avusturya, İtalya ve
Türkiye'den toplamda 32 kişi burada kaldık. Dolu
dolu geçen 9 gün! Başta
ingilizcemden dolayı endişelerim vardı ama oraya adımımı attığım anda puf diye
uçtu gitti. Hatta, meğer ne güzel İngilizce konuşuyormuşum zorda kalınca dedim
kendi kendime. O yüzden eğer aklınızda böyle bir soru işareti varsa bunu hiiiç
oralara kadar taşıyıp yanınıza ağırlık yapmayın. Bırakın burda kalsın. Öylesine
anlayışlı bir insan topluluğu ile karşılaşacaksınız ki, onların yardımları ile
herşeyin ne kadar kolay hallolduğunu göreceksiniz. Zaten başka da hiçbir çekincem
yoktu giderken.
İlk gün herkesle tanışma faslında ben bu
isimleri nasıl ezberlerim diye bir düşünmedim değil. Ama muhteşem "Warm
Up" oyunları bu sorunu da halletti ve 2. günde herkes birbirine ismiyle
hitap ediyordu. Başka aksanlarda kendi isminizi duymanızın keyfi paha
biçilemez. Elbette ki ilerleyen günlerde buna kendi dilimizden kelimeler,
cümleler öğretme oyunları da eklendi. Güneş kadar güzelsin, bu cümlelerden bir
tanesi. Siz de söyletin. :)
Oradayken ne saatten haberim oldu, ne
tarihten, ne günden. Demek istediğim o kadar dolu dolu zaman geçiriyorduk ki
saatime, telefonuma bakmak aklımın ucundan geçmiyordu. Öylesine ki, akşam
sohbet ettiğimizde bu sabah yapılan bir aktiviteden sanki dün yapılmış gibi
bahsediyor, sonra aynı gün içinde olduğumu fark ediyordum. Tek bilmek istediğim
yarım saat sonra hangi etkinliğin yapılacağı, bugün sorumluluk gruplarında
benim takımımın hangi görevi alacağı, bu gece hangi ülkenin kültürel gecesi
olduğu gibi şeylerdi. Zaman kavramım bunlardan oluşuyordu ve inanılmaz
mutluydum.
Öylesine güzel arkadaşlıklar edindim ki
orada.Bence bu Gençlik Eylemleri'nin en güzel tarafı. Siz yurt dışına turistik
amaçlı da gidebilirsiniz. Peki yapacağınız gezide, 5 ülkeden 32 insanı tanıma
şansı elde edebilir misiniz? Gidecek 5 ülkeniz birden olabilir mi? Orada
geçirilen günlerde aile olmamak elde değil.
Beni sadece 9 günlüğüne tanıyan insanların ben giderken arkamdan
"Arzu seni çok özleyeceğim" diye ağlamasının güzelliği bambaşkaydı.
Son günü düşündükçe şimdi bile gözlerim doluyor. O kadar fazla ortak
noktalarımız vardı ki... Bazen onların başka kültürlerden geldiklerini unutur
hale geliyordum. İngilizce sorulan bir soruya Türkçe cevabım da tam da bundan
kaynaklıydı bence. Sanki Türk arkadaşlarımdan biri gibiydiler. Birbirimizi çok sevdik.
Ne farklılıklar, ne önyargılar, ne korkular, ne de anlaşmazlıklar. Gençlik
Değişimi'nde bunların hiç birine yer yok, sadece sizin için yeni bir aile var.
Umarım bu inanılmaz deneyimi sizler de
yaşarsınız ve ben de sizin anılarınızı burada okurum.
Bir de küçük tavsiye... Gitmeden önce bir
defter alıp orada günlük tutmaya karar vermiştim. Ama gece sohbetleri o kadar
güzeldi ki, onlardan kopup defterime zaman ayıramamıştım. Sadece ilk gün
dışında. Size benim yaptığımı yapmayın demiyorum. Sadece başlıklar halinde her
gününüzü not alın ve döndüğünüzde hemen oturup o başlıkları doldurun. Çünkü bu,
ömür boyu anlatılacak bir tecrübe ve en küçük detayları bile hatırlamak
isteyeceğinize eminim. Tecrübe ile sabitlenmiştir. ;)
Sevgiler.
Arzu ABACI
Arzu ABACI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder