Nasıl İsveçli Bir Irkçı Oldum?

Her AGH gönüllüsü gibi ben de gönüllü hizmetim süresince ev sahibi ve koordinatör kuruluşumun bazı etkinliklerinde Avrupa Gönüllü hizmetini tanıtmak ve diğer gençleri de benzer projelere yönlendirmek için çaba sarf ettim. Fakat bu çabanın her zaman olumlu yönde olduğu söylenemez. İşte nasıl İsveçli bir ırkçı olduğumun hikayesi böyle başlıyor…

Birçoğumuzun da bildiği gibi 7 Haziran 2009 tarihinde Avrupa Birliği Parlamentosu seçimleri yapıldı. Ve seçim öncesi İsveç genelinde gençleri seçimlerde oy kullanmaya teşvik etmek için genç ombudsmanları görev aldı. Ombudsman olarak görev yapan ve çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğu bu kişiler AP hakkında bilgilendirme ve gençlerin seçimlere katılmasını sağlamak için çalışmalarda bulundu. Bu nedenle 9 Mayıs Avrupa Günü’nde benim projemin bulunduğu Kalmar şehrinde Kalmar Belediyesi tarafından bir Avrupa Günü etkinliği düzenlendi. Bu etkinliğe projem Utvecklingsenheten (Kalmar Belediyesi Kalkınma ve Dış İlişkiler Birimi) ve koordinatör kuruluşum olan gençlik sivil toplum kuruluşu Kumulus da katıldı ve Kalmar bölgesindeki gönüllüler olarak bizler de stantlarda AGH hakkında bilgi verdik.

Buraya kadar gayet normal bir AGH aktivitesi olan Avrupa Günü, etkinliğe katılan İsveç partilerinin stantlarının kurulması ile garipleşti! İsveç Parlamentosu’nda temsil edilen ve aralarında Yeşiller, Hıristiyan Demokratlar, Komünist Parti gibi partilerin yer aldığı stantlardın bir tanesi de son yıllarda gücünü artıran İsveç Demokratları isimli ırkçı partiye aitti. AGH koordinatörümüz bizi bu parti hakkında uyarsa da görüşlerini öğrenmek için ( ve biraz da dalga geçmek için) Rus gönüllü arkadaşım Anna ile “bizden nefret eden” İsveçli Demokratların standına gittik. Çat pat İsveççemiz ile onlara birkaç soru sorduk ve anlaşılmaz derecede güler yüzlü olan ırkçı partili görevli bize birkaç broşür ve parti politikasını anlatan bir kitapçık hediye etti. Şaşkın bir ifade ile kendi standımıza dönmek üzere iken bir başka parti üyesi izinsiz bir şekilde bizim fotoğrafımızı çekti ve gitti. Biz, bu sırada “düşman” sınırını geçmiş olmamıza yoğunlaştığımız için bunu fark etmedik bile.

Ertesi gün projemde, mentorum bana ırkçı partinin sitesinde fotoğrafımın yayınlandığını söylediğinde şok oldum. Siteye baktığımda ise bir daha şok oldum. Türkiye’nin AB üyeliğine karşıtlıkları ve özellikle tüm Müslümanları “terörist” olarak görmelerine karşın İsveçli Demokratların, partilerinin Avrupa Günü’nde ne kadar ilgi çektiğini ve özellikle gençlerin parti ile ilgili daha fazla bilgi almak için stantlarına geldiğini anlatan bu yazıda ırkçı İsveçli gençler olarak bir Rus ve bir Türk’ü kullanmaları oldukça ironikti. Artık İsveçli bir ırkçı olmuştum hem de yüzümde ırkçılığın verdiği tebessüm! (aslında Türk olduğumu bilseler ne tepki verirler acaba diye düşünüp gülüyordum) ile parti sloganı “İsveç’i bize geri verin” derken.

Burcu AYKUT